The analysis of the concept of education in the selected 20th century utopian and anti-utopian novels
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ütopya gerçek hayatta bize sıkıntı veren zorluklardan bağımsız farklı bir dünya ortaya koyar. Ütopyalarda farklı imgelerin varlığı, ideal ve iyi hayatı elde etmenin zor olduğunu ve bu tür ideal bir dünyanın ya geçmiş bir altın çağda ya da geçmiş zamanın ötesinde bir zamanda mümkün olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Stansky (1982) dünyanın yaşamak için kusurlu ve eksik bir yer olmaya devam ettiği sürece ütopistlerin var olacağını ayrıca şimdiki zamandaki kusurların daha da kötüleştiği ve çok kötü bir noktaya ulaştığı farklı dünyalarda da anti-ütopistlerin var olacağını ileri sürmektedir.Keyif alınacak bir rüya olmaktan öte, ütopya ileriyi görme ve hayal gücü bağlamında okuyucuya bir yol göstermektedir. Ütopik anlatım formlarındaki çeşitlilik ütopya türünün daha detaylı irdelenmesi bağlamında edebiyat, tarih, siyaset teorisi, sosyoloji, kültürel antropoloji ve eğitim gibi farklı disiplinleri ortaya çıkarmaktadır. Bu farklı disiplinlerden herhangi bir kişinin yaşamak isteyebileceği farklı bir dünya betimlemeleri ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, ütopyanın değişik bakış açılarına sahip araştırmacıların ilgi odağı olduğu düşünülmektedir.Bu çalışma 20. yüzyıla ait altı ütopya ve anti-ütopya romanının analiziyle ütopya ve eğitim kavramlarını araştırmaktadır. Ütopyanın giderek daha fazla ilgi odağı haline geldiği doğrudur; ancak ütopyanın ne olduğu ve neden ütopyaların önemli olduğu daha derinlemesine incelenmelidir. Buna ek olarak, çalışmada eğitim kavramı farklı teorilerle romanlardaki kurgusal toplumların ardında yatan eğitimsel uygulamaları ortaya çıkarmak ve bunların topluluklar üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmak amacıyla incelenmiştir. Çalışmadaki roman analizlerinin sonuçları farklı topluluk liderlerinin toplumlarının geleceklerini garantilemek adına kullandıkları eğitimsel uygulamalara ışık tutmaktadır. Aynı zamanda bir toplumun refahını karşılama konusunda eğitimin sevgi, dayanışma, ortak yardım, kendine güven ve mutluluk gibi kavramları vurgulayarak şekillendirici bir etkiye sahip olduğu gerçeği de ortaya çıkmıştır. Ancak, anti-ütopyalarda bireylerin geleceklerini güvence altına almaları söz konusu olduğunda, bu kişiler ihtiyaçlarını karşılama, kişisel haklarını bilme, sorumluluklarını anlama ve yerine getirme konularında eşit haklara sahip olamamakta ve bununla bağlantılı olarak bu kurgusal toplumların eğitim görüşleri de bireyleri bu şekilde kontrol altında tutabilme adına baskıcı eğitim uygulamalarını içermektedir. Bu çalışmanın kapsamında aşağıdaki sorular hatırda tutulmuştur:1. Ütopya nedir?2. Anti-ütopya nedir?3. Ütopya mümkün müdür?4. Eğitim kavramı 20. yy. ütopyalarında ne şekilde yansıtılmaktadır?5. Eğitim kavramı 20. yy. anti-ütopyalarında ne şekilde yansıtılmaktadır?6. Toplumları iyileştirme ve eğitim görüşünü yansıtma konusunda kadın ve erkek yazarlar arasında herhangi bir fark var mıdır?Analiz sırasında ütopya ve anti-ütopyalardaki kurgusal toplumlar farklı bakış açılarıyla eğitim yönünden incelenmiştir. Bu romanlarda hem formel hem de enformel örnekler tartışılmış ve hayat boyu öğrenme kavramı netleştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı ütopya ve anti-ütopyalardaki bireylerin farkında olmadan öğrenmelerini dayandırdıkları öğrenme teorileriyle bu kişilerin üretkenlikleri arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaktır. Buna ek olarak, araştırmacı kurgusal toplumları oluşturmada ve bu dünyaları yansıtma konusunda kadın ve erkek yazarlar arasında bir farklılık olup olmadığını araştırmaktadır. Çalışmanın sonuçları otorite ve güce sahip kimselerin kendi otorite ve güçlerini garanti altına almak adına diğerlerini farklı eğitimsel metotlarla kontrol etme eğiliminde olmalarından dolayı ütopyanın neredeyse imkânsız olduğunu ileri sürmektedir. Ütopya mümkün olduğunda bile ideal olan toplum ya da ülke dış bir güç tarafından istilaya uğramakta ve ütopya çökmektedir. Bunun dışında, bu romanlarda asıl sorunun altında dünyayı kasıp kavuran şiddet, yoksulluk, suç, maddenin kötüye kullanımı, dini ve etnik çekişmeler gibi sorunlarla baş edilememesinin yattığı gözlemlenmiştir. Bu tür sorunlarla başa çıkma konusunda kadın yazarların bireylerin bilinçliliği, duygusal faktörler ve deneyimleri vurgularken, erkek yazarların ise baskın bir faktör olarak otorite kullanma eğiliminde olduklarını ortaya çıkmıştır. Utopia presents a different kind of world which is free from the difficulties that beset us in reality. In utopias, the existence of various images signals the fact that the ideal and good life is hard to achieve and that such worlds were possible in a lost golden age or in a world stretching beyond our time in the past. Stansky (1982) holds that as long as the world is an imperfect place to live, Utopians will continue to exist. Anti-Utopians will also appear in different worlds where imperfections of the present have dramatically worsened and reached a kind of a dreadful state.Rather than being a mere dream to be enjoyed, utopias also offer a vision to be pursued. The variation in the forms of utopian expression suggests that utopia offers a variety of disciplines to study in detail: literature, history, political theory, sociology, cultural anthropology and education. From these varying disciplines arise different representations of worlds anyone would like to inhabit. Therefore, utopia is considered to attract interest of different scholars with different perspectives. This study investigates the meaning of utopia and education through the analysis of six utopian and anti-utopian novels from the twentieth century. It is true that utopia attracts increasing attention; however, what utopia is and why utopia is important need to be further investigated. Moreover, the concept of education was analyzed through various theories with the aim of unveiling the educational practices lying behind different fictional communities and observing the effects of these practices on people in these novels. The results of the analyses of these novels are revealing in terms of the educational practices employed by the founders of different states to secure their future. It was also shown that education plays a molding role by putting an emphasis on various concepts such as love, human solidarity, mutual aid, self-confidence and happiness in securing a nation's welfare. However, in anti-utopias not all individuals are given the means to satisfy their needs, to know their rights and to understand and fulfill their obligations to secure their welfare and accordingly the educational practices of these communities are suited to controlling their citizens through these practices. Within the body of this study the following questions were kept in mind:1. What is utopia?2. What is anti-utopia?3. Is utopia possible?4. How is the concept of education portrayed in the selected twentieth century utopias?5. How is the concept of education portrayed in the selected twentieth century anti-utopias?6. Are there any differences between male and female authors in reflecting the educational practices and bettering the societies?During the analysis the fictional communities in utopias and anti-utopias have educationally been discussed from various perspectives. In these novels, both formal education and informal education instances have been discussed and evaluated and the concept of lifelong education has been stressed. The aim of the study is to unearth the connections between the learning theories in utopias and anti-utopias. Furthermore, the researcher investigated the differences depending on the gender of utopian authors in reflecting the educational practices and building fictional communities. The results of the study suggest that utopia is almost impossible to achieve since the person or persons in power in the novels tend to control the citizens through various educational methods to secure their authority and power. Even when utopia seems possible, that ideal country or nation seems to be invaded by an external force and utopia collapses. Moreover, in these novels, it is observed that the basic problem lies at the heart of the difficulty in dealing with problems of violence, poverty, crime, substance abuse, religious and ethnic conflicts that plague the world. In dealing with these problems, male authority was also found to be another dominant factor whereas females tend to emphasize human consciousness, affective factors and experiences.
Collections