İsinda kabartmalı dikme gömütü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
III ÖZET Likya'nın İÖ. 6. yy. sanatını dikme mezar kabartmaları oluşturmaktadır. Bunlar arasında, kabartmalarının sağlam ele geçmesinden ve konu zenginliğinden dolayı İsinda anıtı en önemlisidir. Anıt, bir ana kayanın düzleştirilmesi sonucu oluşturulan basamaklı platforma dikilmiş monolit blok üzerine mezar odasının yerleştirilmesinden ve ters piramidal bir kapakla taçlandırılmasıyla meydana gelmektedir. Mezar odasının etrafı bir kabartma kuşağıyla çevrelenir. Bugün dikme bloğu, uç kısımları kırılmış olarak yerdedir, ve mezar kapağından iz yoktur. İlk R. Heberdey ve E. Kalinka tarafından görülen anıtın kabartmaları daha sonra İstanbul Arkeoloji Müzesine götürülmüştür. Kabartmalardaki eksik kısımların tamamlanmasında farklı görüşlerin bulunması mezar odasının birleştirilmesinde sorun olmuştur. Bu sorunun çözümüne yönelik olarak, dikme bloğunun ölçüleri ilk kez yerinde yeniden alınıp ve kabartmalar üzerindeki bazı izlerden yola çıkılarak mezar odasının orjinal ölçüleri bulunmaya çalışılmıştır. Bir bey mezarı olan anıtın kabartmalarında işlenen savaş, av ve şölen gibi konularla bir Likya bey yaşantısından kesitler sunulmuştur. Savaş, güney yüzde başlayıp doğuda sonlanmaktadır. Bey, güneyde sağ köşede yatay bir pervaz üzerinde durmakta, önünde betimlenen düşmanlar bir mağlubiyetin görüntüsünü sergilemektedir. Bey'in sağ elindeki kalkanlar yendiği düşman sayısı kadardır, ve bu bir utku simgesidir. Doğu yüzde, beyin yakın akrabaları ya da komutanlarıda aynı şekilde betimlenmişlerdir. Bu tür betimlemeler Likya sanatının her döneminde görülmektedir. İÖ. 5. yy 'm sonlarına tarihlenen Yazıtlı Dikme Anıt'ada konu edilen tarihsel olay, İsinda Anıtı geleneğindedir ve yendiği düşmanın kalkanını alarak utku göstermek, sadece Likya'ya özgüdür. Beyin savaş dışı uğraşlarından av, güney yüzde sol köşeden başlar, batıda biter. Beyin yardımcılarıyla betimlendiği sahnede at - köpek birlikteliği, beyin doğulu yaşam tarzının bir kanıtıdır. İşçilikte İon biçenimin varlığı şaşırtmaz. Kuzey yüzde, beyin savaş ve avdan sonra halkına cömertliğini göstermek amacıyla düzenlediği şölenden bir kesit verilmiştir. Bir hakemin yönettiği güreş, lir ve tef eşliğinde yapılmaktadır. Sahnelerde simetri görülmez. Çerçevenin figürlere göre düzenlenmesine karşın savaşçı miğferlerinin yine de çerçeveyi taşması ve mitolojik konuların işlenmemesi, yenen ve yenilenin vurgulanması kabartmaların Hellen düşüncesine nekadar uzak olduğunu anlatmaya yeterlidir. İşlenen bütün bu sahnelerle Likyalı Bey kendini, iyi bir savaşçı, iyi bir avcı ve cömert bir yönetici olduğunu halka anlatmayı amaçlamış olmalıdır. Ayrıca, mezar odasını yüksek bir dikme üzerine inta ettirmekle de kendini yüceltmiştir.Likya düşüncesinin İon biçemiyle şekillendiği kabartmalarda Pers örgelerinin bulunmaması, anıtın Persler'in Likya'ya gelmezden önceki bir tarihte yapıldığını göstermektedir. Çağdaş eserlerle yapılan biçem kıritiği ile anıtın İÖ. 6. yy. Likya sanatı içindeki yeri, İÖ. 550 yılı dolaylarıdır. SUMMARY Lycian art mainly consists of the relief decoration of the pillar tombs. Among these, the Isinda monument, for its still surviving reliefs and variety of themes, should be considered as the most outstanding example. The monument is made up of a monolithic pillar with a surmounted burial chamber crowned by reverse pyramidal lid over a stepped platform which was carved out of the natural bedrock. While the pillar block is still surviving, the lid has dissapeared without any trace. The reliefs which were first recorded by R. Heberdey and E. Kalinka were taken later to Istanbul Archaeogical Museum. The diversity of proposals on the reconstruction of the missing parts caused many problems for the reconstruction of the burial chamber. To provide solutions to this problem, the pillar block is measured in situ, and with the aid of some traces on the reliefs the original dimensions of the burial chamber are defined within this research work.. The monument, which obviously belongs to a local ruler, displays some scenes of the daily life of the owner which were given by the combat, hunting and feast depictions. The combat scene starts at the south side and ends at the east side. The ruler stands on a horizontal molding at the right corner on the south side, and the enemies before him display a scene of defeat. The number of the shields in the right hand of the ruler indicate the number of the enemies defeated, an obvious sign of victory. On the east side the relatives and the commanders of the ruler are depicted in the same manner. This type of depictions are common to Lycian art throughout its history. The historical event which is the subject matter of te Isinda Monument, is in the tradition of Isinda Monument and symbolising victory by getting hold of the shields of the enemy is only a Lycian feature. Another occupation of the ruler apart from war, hunting, starts at the left corner of the south side and ends at the west side. The dog and horse company in the scene where the ruler is depicted with his comrades, indicates his eastern lifestyle. The Ionic style of the craft here is never a surprise. On the north side, a scene from the feast following the victory and hunt is depicted to show the generousity of the ruler. The wrestling competition led by a refree is accompanied with a lyra and tambourine. No symmetry is visible in the scenes. Contrary to the arrangement of the frame according to the figures, the helmets overrunning the frames, the lack of the mythological scenes and the clear definition of the victor and the defeated shows the diversity of the reliefs to the Hellenic idea.VI In all these scenes the Lycain ruler should have aimed to show himself as a good warrior, hunter and a generous ruler to his citizens. Moreover, building his burial chamber over a high pillar, he should have exalted himself. The reliefs which the Lycian thoughts were formed with the Ionic style, have not implied the Persian elements. This situation proves that the monument had been erected before the Persians came to Lycia. According to the stylistic comparision with the contemporary remains, the monument have to be dated around 550 B.C.
Collections