Türk kahve kültürü ve kahve takımları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kahve Habeşistan'dan çıkıp, Yemen üzerinden Türkiye'ye ulaştı. Ardın dan 1554 yılında ilk kahvehaneler kuruldu. Önce mahalle ve çarşı içlerinde insanların vakit geçirdiği bu yerler, zamanla birer kültür merkezi haline geldi. Gidilen her yerde kahve bulunabiliyor hatta yolda yürürken `kahve` diye seslenmek bile yeterli oluyordu ve yanınıza hemen kahve satan bir seyyar satıcı yanaşıyordu. Kahvehaneleri seyyar satıcıları, fincanlarıyla kültürümüze yerleşmiş olan kahve, gelişinden itibaren defalarca yasaklandı. Bu yasaklamalar kahve kültürünün doğal gelişimini engelleyemedi. İlk dönemlerde bütün porselen ihtiyacı Çin'den karşılanıyordu. Zaman la bunlara Avrupa'dan gelenler de eklendi. Bu porselenler saraya hediye yolu, satın alınarak veya savaş ganimeti olarak geliyordu. Zaten değerli olan bu porselenler sarayda birbirinden güzel mücevherlerle süslenip, değerleri da ha da yükseliyordu. Halk arasında ise daha basit ve ucuz olanlar kullanılıyor ve bunlar Kapalıçarşı - Tahtakale civarından rahatlıkla temin ediliyordu. Sarayın kullanacağı porselenlerin kendi üretimi olmasını istemesiyle pek çok teşebbüste bulunuldu. Bunların bazıları başarılı oldu. Fakat ithalat devam ettiği için aynı fiyata yurtdışından gelen porselenler yerli üretim yapan bu kuruluşlarda dalgalanmalara, kimilerinin de kapanmasına neden oldu. Bu dönem içinde başta üretilen porselenler de ithal edilenlerin etkisi görülse de zamanla kendi kültürümüzden izler taşımaya başladı. Bugün birçok kolleksiyonun değerini arttıran porselen ve seramik Türk kahve takımları, sahip çıkmadığımız ve yitirdiğimiz bir sanat anlayışını işaret etmektedir. Coffee, departing from Abyssinia, reached Turkey passing through Yemen. Then in 1554, the first cafes were established. These places, where at first people spent their time in neighborhood and bazaars, became in time cultural centers. One could find coffee wherever one went and even it was sufficient to shout out `coffee` for a coffee peddler approach you. Coffee, which has taken root among our culture with its cafes, coffee peddlers and cups, had been several times since its presentation. But these bans could not hinder the natural development of the coffee culture. In the beginning, all the need of porcelain had been met by China. In the course of time, the porcelains which came from Europe were added to them. These porcelains were taken to the palace as present, war loot or by buying. These porcelains which were valuable anyway, were becoming worthier by being decorated with precious stones in the palace. The ordinary people had been using simpler and less worthier ones and they could be easily bought around Tahtakale. It had been set about many times, upon the demand that the palace want ed the porcelains used in must be its own production. Some of them were successful. But, because of the continuation of the importation, the porcelain com ing from other countries having the same prices of the ones made within the boundaries of the Empire, these porcelain producing native firms went through an uneasy stage which ended up by some of them collapsing. Although effects of the imported porcelain where seen in the porcelain produced in this period, after a while they began to come under the influence of our culture. VToday, Turkish coffee sets which raise the value of a lot of collections, point out to a taste of art which we did not take care of and have lost.
Collections