Uluslararası insancıl hukukun gelişiminde uluslararası Kızılhaç ve Kızılay hareketi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İnsanlığın savaşlarla yüzleştiği ilk zamanlardan beri, bazı fiiller savaş halinde bile yasaklanmıştır. Bu dönemlerde örf-adet hukuku şeklindeki kurallarla ortaya çıkan savaş hukuku, savaş kaynaklı acıları azaltmayı, insanlık onurunu korumayı amaçlamıştır. Savaşın önlenemez bir olgu olduğunun anlaşılmasıyla, en azından sınırlandırılması gerektiği düşüncesi kabul görmeye başlamıştır. Bu bağlamda, savaşlardan kaynaklanan acıların azaltılması için insancıl hukuk kuralları kodifiye edilmiştir. Uluslararası insancıl hukukun kodifikasyonu 1864 Cenevre Sözleşmesine dayanmaktadır. 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve 1977 Ek Protokolleri ile birlikte, 1899, 1907 Lahey Sözleşmeleri uluslararası insancıl hukukun temel düzenlemelerini oluşturmaktadır. Bu sözleşmelerde savaş esirlerine insanca muamelede bulunulması, savaş alanındaki hasta ve yaralıların tedavi edilmesi, savaşan-savaşmayan ayrımı yapılarak sivillerin korunması garanti altına alınmıştır. 1863 yılında savaş alanındaki hasta ve yaralılara tarafsız tıbbi destek sağlamak amacıyla kurulan Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), 1864 Cenevre Sözleşmesinin imzalanmasına öncülük etmiş, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketinin kurucu üyesi olmuştur. Dünyanın hemen hemen her ülkesinde kurulmuş olan ulusal dernekler, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketinin bileşenleridir. Hareket, uluslararası insancıl hukukun gelişiminde ayrı bir konuma sahip olup, bazı görevlere sahiptir. Özellikle Uluslararası Kızılhaç Komitesi, uluslararası insancıl hukukun kodifikasyon çalışmalarına öncülük etmiş, insancıl hukukun koruyuculuğu görevini üstlenmiştir. Uluslararası insancıl hukukun uygulanması ve yayılmasında Hareket ve bileşenlerinin faaliyetleri önem taşımaktadır. Since the early days when mankind has encountered wars, some acts have been prohibited even in wartime. In these periods, the law of war that emerged with customary law, aiming at reducing war-induced sufferings, to protect human dignity. With the understanding that war is an inevitable phenomenon, the idea that it at least should be restricted began to be accepted. In this context, international humanitarian law (IHL) rules were codified to reduce the sufferings arising from wars. The codification of IHL is based on the 1864 Geneva Convention. Together with the 1949 Geneva Conventions and the 1977 Additional Protocols, the 1899 and 1907 Hague Conventions constitute the basic regulations of IHL. In these conventions, humanitarian treatment to prisoners of war, the treatment of the sick and wounded in battlefield, the protection of civilians by distinguishing combatants and non-combatants are guaranteed.The International Committee of the Red Cross (ICRC), which established in 1863 with the aim of providing impartial medical assistance to sick and wounded in the field of war, leaded the signing of the 1864 Geneva Convention and became a founding member of the International Red Cross and Red Crescent Movement. National societies established in almost every country of the world, The International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies and the ICRC are components of the Movement. The Movement has a distinct position in the development of IHL and has some tasks. The ICRC, in particular, has leaded the codification of IHL and has undertaken the task of guardian of the IHL. In the implementation and dissemination of IHL, activities of the Movement and its components are of importance.
Collections