CAPE`in (Kafeik asit fenetil ester) lösemi hücre serilerindeki ilaç direncine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Akut lösemili hastalarda ilaçlara karşı direnç varlığı veya gelişimi tedavi başarısızlığını etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Bal arıları tarafından toplanan reçineli bir madde olan propolis ve etken maddesi kafeik asit fenetil ester (CAPE), antiinflamatuar, antiviral ve antikanser özellikleri bulunan bir bileşiktir. Bu çalışmada, HL60, K562 ve NB4 lösemi hücre serilerinde CAPE'in hücre serilerine ve ilaç direncine etkilerinin araştırılması amaçlandı.Materyal-Metod: HL60, K562 ve NB4 hücre serileri azasitidin, desitabin, ara-C ve CAPE ile 37˚C'de 4 gün süreyle inkübe edildi. Hücre canlılığındaki değişimler CellTiter-glo lüminesan assay ile değerlendirildi. Elde edilen verilerin istatistiksel analizleri student's t-test kullanılarak yapıldı ve p<0,05 anlamlı kabul edildi.Bulgular: K562, HL-60 ve NB-4 hücre serilerinin ara-C, azasitidin ve desitabin ile inkübasyonu sonrası yapılan canlılık değerlerdirmesinde, her üç hücre serisinin ara-C'ye dirençli olduğu, buna karşılık azasitidin ve desitabin'e HL-60 ve NB-4 hücre serisi duyarlı iken K562 hücre serisinin direçli olduğu gözlendi. K562, HL-60 ve NB-4 hücre serilerilerinde ara-C ve CAPE birlikte kullanımında, tek başına ara-C'ye göre K562 hücre serisinde hücre canlılık oranı %66.30'dan %16.88'e, HL60 hücre serisinde %83.24'ten %10.05'e ve ara-C ile canlılıkta hiç azalma izlenmeyen NB4 hücre serisinde canlılık oranının %42.72'ye gerilediği saptandı (p<0.001). Benzer olarak K562 hücre serisinde CAPE ile desitabin birlikteliğinde tek başına desitabin'e göre hücre canlılık oranının %60.65'den %23.99'a gerilediği izlendi (p<0.05). Azasitidin ve CAPE birlikteliğinde ise hücre canlılık oranlarında değişkenlik saptanmadı. Sonuç: Sonuç olarak, CAPE'in K562, HL-60 ve NB-4 hücre serilerinde apoptotik, anti-oksidan, MDR gen ve kinaz inhibisyonu veya membran transportuna etkileriyle hücre çoğalmasını engellediği, ilaç direncini düzelttiği, kemoterapik ilaçların etkinliğini artırabileceği ve elde edilen sonuçların ileri araştırmalarla desteklenmesi gerektiği kanaatine varıldı. Objectives: Existence or development of drug resistance in patients with acute leukemia is one of major causes affecting the therapeutic failure. A resinous material collected by honey bees propolis, and its active component CAPE have antiinflammatory, antiviral and anticancer proporties. In this study, in leukemic cell lines including HL60, K562 and NB4 investigating the effects of CAPE to cell lines and drug resistance was aimed.Method: HL60, K562 and NB4 cell lines were incubated with azacytidine, decitabine, ara-C and CAPE at 37˚C for 4 days. Alteration of cell viability was evaluated using CellTiter-Glo® luminescent assay. Statistical analysis of obtained data was applied using the student t-test and p<0.05 was considered statistically significant.Findings: Viability assessment of K562, HL60 and NB4 cell lines after incubation with ara-C, azacytidine and decitabine revealed that all three cell lines were resistant against ara-C, whereas HL60 and NB4 cell lines were susceptible to azacytidine and decitabine while K562 cell line was resistant. To compare using ara-C alone and in combination with CAPE in HL60, K562 and NB4 cell lines, the viability diminished from 66.30% to 16.88% in K562 cell line and 83.24% to 10.05% in HL60 cell line respectively, and also the cell viability in NB4 cell line which has no reduction with ara-C decreased to 42.72% (p<0.001). Similarly, CAPE and decitabine concurrence in K562 cell line revealed the viability decrease from 60.65% to 23.99%, as compared to use decitabine alone (p<0.05). There has been no alteration in cell viability when used in combining of azacytidine with CAPE.Conclusion: As a result, in K562, HL60 and NB4 cell lines CAPE inhibits cell proliferation via its apoptotic, antioxidant effects, as well as by affecting MDR gene, kinase inhibition or membrane transport, reverses the drug-resistance, therefore can increase efficacy of chemotherapeutic agents and we believe the results obtained from our study should be supported by further research.
Collections