Ele gelmeyen meme lezyonlarının cerrahi öncesi lokalizasyonunda tel ve radyoaktif madde ile işaretleme (Roll) yöntemlerinin karşılaştırılması

Abstract

Nazım Barış KANAT, Ele Gelmeyen Meme Lezyonlarının Cerrahi Öncesi Lokalizasyonunda Tel ve Radyoaktif Madde ile İşaretleme (ROLL) Yöntemlerinin Karşılaştırılması, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nükleer Tıp Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, Ankara, 2012. Fizik muayenede ele gelmeyen ancak USG veya mamografide malignite açısından şüpheli bulunan meme lezyonlarının cerrahi olarak eksize edilebilmesi için ameliyat öncesi işaretlenmeleri gerekmektedir. İşaretlemedeki temel amaç, minimum doku hacmini çıkartarak lezyonun tam olarak eksizyonunu sağlamak ve iyi kozmetik sonuçlar elde etmektir. Günümüzde tel ile işaretleme, ele gelmeyen meme lezyonlarının (EGML) ameliyat öncesi işaretlenmesinde en sık kullanılan lokalizasyon yöntemidir. Ancak son yıllarda bu yönteme alternatif olarak giderek popülerleşen bir yöntemde radyoaktif madde ile işaretleme [Radioguided occult lesion localization (ROLL)] yöntemidir. Bu çalışmada, fizik muayenede EGML' nin cerrahi öncesi işaretlemesinde standart bir yöntem olan tel ile işaretlemeye alternatif bir yöntem olan ROLL yöntemini karşılaştırmak ve SPECT-BT kullanımının lezyon lokalizasyonuna katkısının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmamızda mamografi veya USG' de şüpheli bulgu veren 36 hasta; ROLL (n:25) ve tel (n:11) yöntemi ile işaretlendi. ROLL grubunda hastaların 3 tanesinde iki ayrı odak olmak üzere toplam 28, tel grubunda ise toplam 11 lezyon işaretlendi. ROLL grubu hastalara işaretleme işlemi sonrasında radyoaktivite enjeksiyonun kontrolü için planar sintigrafi çekildi. İlave olarak lezyon lokalizasyonuna katkıda bulunmak amacıyla 12 hastaya SPECT-BT görüntüleme yapıldı. Ayrıca ROLL grubunda 23 hastada çıkarılan spesimenlere sintigrafi çekilerek radyoaktivite kontrolü yapıldı. Her iki grup, radyolojik bulgular, isabetli işaretleme oranı, eksizyon süresi, spesimen ağırlığı, pozitif cerrahi sınır, ağrı, kozmetik sonuçlar, komplikasyon oranları ve hastanede kalış süreleri açısından karşılaştırıldı. Ayrıca SPECT-BT görüntülemenin cerrahiye katkısı araştırıldı. Her iki yöntemde çeşitli kriterler kullanılarak hesaplanan isabetli işaretleme oranı yüksekti (%95,6-%100). Komplikasyon oranı ve ağrı hissi ROLL grubunda tel grubuna göre istatiksel olarak anlamlı oranda düşük bulundu (sırasıyla p:0.018 ve p: 0.037). Hastanede kalış süresi, pozitif cerrahi sınırlar, kozmetik sonuçlar ve eksizyon süresi ROLL grubunda daha iyi olmasına rağmen tel grubuna kıyasla aradaki fark istatiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Spesimen ağırlığı tel grubunda daha az olmasına rağmen, ROLL grubundaki standart sapmanın geniş aralıklarda olması nedeniyle istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). SPECT-BT görüntüleme, planar görüntülemeye kıyasla sadece 4 hastada (%33,3) ameliyatı yapan cerraha ek katkı sağladı. Çalışmamız, EGML' nin cerrahi öncesi işaretlenmesinde ROLL yönteminin tel ile işaretleme yöntemine alternatif olabilecek basit, konforlu ve güvenilir bir metot olduğunu gösterdi.

Nazım Barış KANAT, Comparison of the Radioguided Occult Lesion Localization (ROLL) and Wire Guided Localization (WGL) Methods in the Preoperative Localization of Non-palpable Breast Lesions. Hacettepe University, Faculty of Medicine, Thesis in Department of Nuclear Medicine, Ankara 2012. Breast lesions which are non-palpable in physical examination but found to be suspicious for malignancy by ultrasound or mammography must be localized before surgical excision. The main aim in localization is to provide total lesion excision with minimum tissue loss and to obtain good cosmetic results. Nowadays, WGL is the most commonly used preoperative localization method for palpable suspicious breast lesions but in recent years, ROLL method is becoming popular as an alternative to this method, Aim of this study is to compare ROLL method with the current standard WGL in preoperative localization of suspicious non-palpable breast lesions and to investigate the contribution of SPECT-CT to the lesion localization. In our study, suspicious lesions in mammographic and ultrasound examination of 36 patients were localized with ROLL (n = 25) and WGL (n = 11) methods. In the ROLL group 28 lesions were localized (two separate focus in three of the patients), whereas a total of 11 lesions in patients with WGL. Planar scintigraphic imaging was performed in patients after the localization with ROLL to control the success of radioactivity injection. In addition SPECT-CT imaging was performed in 12 patients to investigate the contribution to the localization of lesions. Scintigraphic imaging of excised specimen was performed in 23 patients localized with ROLL to control the existence of the radioactivity. Both groups were compared for radiological findings, accurate localization rate, excision period, specimen weight, positive surgical margins, pain, cosmetic results, complication rates and duration of hospitalization. In addition the contribution of SPECT-CT imaging to surgery was investigated. Accurate localization rates were high for both methods (95,6%-100%). In the ROLL group complication rate and pain sensation were lower comparing with the wire WGL group and these results were statistically significant (respectively p:0.018 and p:0.037). Although the difference was not statistically significant (p>0.05), the duration of hospitalization, positive surgical margins, cosmetic results and excision period were better in ROLL group when compared with the WGL group. Although the weight of the specimen was less in WGL group, this was not statistically significant (p>0.05) due to the broad range of standard deviation in ROLL group. SPECT-CT imaging compared with the planar scintigraphic imaging made additional contribution to surgeon in only 4 patients (%33,3). Our study showed that ROLL, as a simple, safe and comfortable method, can be alternative to WGL in preoperative localization of non-palpable breast lesions.