Dietilnitrozamin ile hepatosellüler karsinom oluşturulmuş ratlarda resveratrolün olası koruyucu etkilerinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kontrolsüz hücre büyümesi ve apopitoz direnci, kanser hücrelerinikarakterize eder. Bu iki ana özellik kanser hücrelerinde, hücre proliferasyonunu veapopitozu doğrudan kontrol eden yolları düzenleyen anahtar sinyal moleküllerindemutasyonlar yoluyla başlatılır. Resveratrol (RSV), doğal olarak oluşan bir bitkipolifenoldür, farklı hastalıklarla mücadele eden biyolojik etkilere sahip olduğugösterilmiştir. Kardiyo-protektif, nöro-protektif, immüno-düzenleyici ve anti-kanserözellikleri olduğu bildirilmiştir. RSV'nin kanser hücre çoğalmasını inhibe ettiği,hücre döngüsü tutuklanmasını ve apopitozu indüklediği ve bu anti kanser etkilerinin,bu süreçlerde yer alan sinyal moleküllerini modüle etme kabiliyetine bağlı olduğukeşfedilmiştir.Bu çalışmada resveratrolün, dozlara göre dietilnitrosamin (DEN) ileindüklenen hepatosellüler karsinoma (HCC) karşı sıçanlarda kemopreventif etkisiniaraştırmayı amaçladık.HCC oluşturmak için, haftada 1 kez olmak üzere 7 hafta boyunca 100 mg/kgdozunda DEN intraperitonal (i.p.) olarak verildi. 7 hafta sonra DEN ile indüklenmişHCC karsinomlu şıçanlara 50, 75 ve 100 mg/kg dozlarında resveratrol, yedi günboyunca i.p. olarak verildi. 56. günün sonunda karaciğer hasarının biyokimyasal vehistopatolojik incelenmesi ve HCC insidansına yönelik olarak serum ve karaciğerörnekleri alındı. Karaciğer dokularında histokimyasal olarak hematosilen-eosin ileimmünohistokimyasal olarak da Bax/Bcl-2 ve p53 ile histopatolojik değerlendirmeleryapıldı. Ayrıca uygulamaya başlamadan önce ve uygulama boyunca haftada birtartılarak sıçanların ağırlıkları kaydedildi. Antioksidan kapasiteyi araştırmak içinsüperoksit dismutaz (SOD) ve glutatyon (GSH), malondialdehit (MDA) düzeyleriölçüldü. Karaciğer hasarı göstergesi olarak da serumda gama glutamil transpeptidaz(GGT), alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST) ve alkalenfosfataz (ALP) seviyeleri ölçüldü.Çalışmamızda SOD, GSH ve MDA DEN+Res 100 grubunda her ne kadaristatistiksel olarak anlamlı olmasa da kontrol grubuna en yakın bulunan dozgrubudur. Karaciğer enzim aktiviteleri (ALT, AST, ALP, GGT) ise kontrol grubunagöre DEN+Res 50, DEN+Res 75 ve DEN+Res 100 gruplarında artarken, DENgrubuna kıyasla azalmıştır.Sıçanların karaciğer histopatolojisinde de, DEN verilen gruplarda karaciğerportal alanlarda lenfosit infiltrasyonu, karaciğeri nodüllere ayıran ya da nodüllereayırma eğilimi gösteren fibrozis, parankimde displastik değişiklikler, hücresel atipive tümör odakları gözlendi. Bax/Bcl-2 ve p53 işaretlemelerinde resveratrolün 100mg/kg dozunda apoptotik hücrelerde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlendi.Sonuç olarak; 100 mg/kg resveratrol dozunun hepatik hasarın önlenmesi veHCC'un tedavisinde potansiyel etkili bir terapötik ajan adayı olarakkullanılabileceğini düşünmekteyiz. Uncontrolled cell growth and apoptosis resistance characterize cancer cells.These two main features are initiated in cancer cells by mutations in key signalingmolecules that regulate cell proliferation and pathways that directly controlapoptosis.Resveratrol (RSV) is a naturally occurring plant polyphenol that has beenshown to have biological effects against various diseases. It has been reported thatRSV have cardioprotective, neuroprotective, immuno-regulatory and anticancerproperties. It has been discovered that RSV inhibits cancer cell proliferation, inducescell cycle arrest and apoptosis, and these anti-cancer effects are dependent on theability to modulate signal molecules involved in these processes.In this study, we aimed to investigate the chemopreventive effect ofresveratrol against to HCC induced by different doses of diethylnitrosamine (DEN)on rats.DEN was administered intraperitoneally at a dose of 100 mg/kg once weeklyfor 7 weeks to generate liver damage. Seven weeks later, resveratrol at doses of 50,75 and 100 mg/kg was given intraperitoneally for seven days to rats with DEN-induced HCC carcinoma. At the end of 56 days, serum and liver specimens werecollected for biochemical and histopathological investigation of liver damage andHCC incidence. Hemotoxilen-eosine and immunohistochemical (Bax/Bcl-2, p53)histopathological evaluations were performed in liver tissues. Rats body weight werealso recorded before we started the application and weekly throughout theapplication. Superoxide dismutase (SOD), glutathione (GSH) and malondialdehyde(MDA) levels were measured to investigate antioxidant capacity. Gamma glutamyltranspeptidase (GGT), alanine aminotransferase (ALT), aspartate aminotransferase(AST) and alkaline phosphatase (ALP) levels were measured in serum as indicatorsof liver damage.In our study, although SOD, GSH and MDA DEN + Res 100 groups were notstatistically significant, they were the closest group to the control group. Liverenzyme activities (ALT, AST, ALP, GGT) were increased in the DEN + Res 50,DEN+Res 75 and DEN+Res 100 groups compared to the control group, butdecreased compared to the DEN group.When liver tissues of rats were evaluated histopathologically, lymphocyteinfiltration, fibrosis which tends to differentiate into liver nodules, fibrosis whichtends to separate nodules, dysplastic changes in parenchyma, cellular atypia andtumor foci were observed in the liver portal areas in the DEN-treatedgroups. According to the results of Bax/Bcl-2 and p53, in apoptotic cells astatistically significant increase that was observed at resveratrol 100 mg/kg dose.As a result, we believe that a dose of 100 mg/kg resveratrol can be used as apotential effective therapeutic agent candidate in the prevention of hepatic damageand in the treatment of HCC.
Collections