Progresif erken başlangıçlı skolyozların tek ve çift growıng (uzatılabilir) rod tekniği ile tedavilerinin karşılaştırılması, spinal büyümeye ve akciğer gelişimi üzerine etkilerinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Progresif Erken Başlangıçlı Skolyozların Growing (Uzatılabilir) Tek ve Çift Rod Tekniği ile Tedavilerinin Karşılaştırılması, Spinal Büyümeye ve Akciğer Gelişimi Üzerine Etkilerinin DeğerlendirilmesiErken başlangıçlı skolyoz; küçük çocuklarda oluşan, birçok tanıya ve eğrilik tipini kapsayan skolyozlara verilen ortak addır. Erken başlangıçlı progresyon halindeki skolyozları tedavi etmediğimizde şiddetli kardiyopulmoner problemlerle karşılaşabiliriz. Erken başlangıçlı skolyozlarda cerrahi tedavinin amacı; eğriliğin progresyonunu durdurmak, eğriliği düzeltmek, korreksiyonu korumak, vertebranın maksimum büyümesini sağlamak, vertebranın maksimum hareketli kalmasını sağlamak, akciğer ve toraksın gelişimine izin vermektir. Uzatılabilir tek ve çift rod tekniği uyguladığımız hastaları prospektif olarak takip ettik. Eğriliğe, korreksiyona, aynı zamanda omurga ve akciğer gelişimi üzerinde etkilerine, oluşan ve oluşabilecek komplikasyonların çözümüne bakarak her iki tekniği birbirleri ile karşılaştırdık. Tek ile çift rod tekniklerinin birbirine olan üstünlüklerini araştırmayı amaçladık. 2004 ve 2010 yılları arasında ortalama cerrahiye başlama yaşı 7.7 yaş (aralık, 5-9) olan 15 sayıdaki progresif erken başlangıç skolyozlu hastaları posteriordan uzatılabilir rod tekniği ile İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde opere ettik. 8 hastaya tek rod tekniğini (grup 1), 7 hastaya çift rod tekniğini (grup 2) uyguladık. Henüz 8 hastaya final füzyon uygulandı.Radyografilerde sagital ve koronal planda yer alan skolyoz, kifoz, lordoz, T1-S1 (torakal 1-sakral 1) uzunluğu, sagital ve koronal balans ölçüldü. Cobb açıları, T1-S1 arası mesafe ve diğer ölçülen değerler dört farklı zamanda (preinitial-postinitial-prefinal füzyon-postfinal füzyon) yapılarak sonuçları karşılaştırıldı. Füzyon olan hastalar SFT (solunum fonksiyon testi) ve SRS-30 (scoliosis research society-30) ile değerlendirildi.Grup 1 için; preinitial dönemde ortalama ana torakal skolyoz cobb açısı 61.3˚ (aralık, 45˚-80˚), postinitial dönemde ortalama 38.4˚ (aralık, 20˚-66˚) olarak, en son operasyonları sonrası ortalama 28˚ (aralık, 16˚-59˚) hesaplandı. Grup 2 için; preinitial dönemde ortalama ana torakal skolyoz cobb açısı 64.6˚ (aralık, 28˚-114˚), postinitial dönemde ortalama 33˚ (aralık, 12˚-60˚) olarak, en son operasyonları sonrası ortalama 28˚ (aralık, 15˚-57˚) hesaplandı. Grup 1 için; başlangıç cerrahi sonrası (postinitial dönem) ana torakal eğrilikte ortalama korreksiyon % 37.4 (p<0.05) ve en son takiplerinde ortalama korreksiyon % 54.3 (p<0.05) olarak hesaplandı. Grup 2 için; başlangıç cerrahi sonrası (postinitial dönem) ana torakal eğrilikte ortalama korreksiyon % 48.9 (p<0.05) ve en son takiplerinde ortalama korreksiyon % 56.6 (p<0.05) olarak hesaplandı. Her iki grubun karşılaştırılmasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmadı.Grup 1'de T1-S1 arası ortalama uzunluk 1.54 cm/yıl (aralık, 0.7-2) olarak hesaplandı. Grup 2'de T1-S1 arası ortalama uzunluk 2.33 cm/yıl (aralık, 1.7-4.5) olarak hesaplandı.22 implant kaynaklı meydana gelen komplikasyonun 18'i (% 81) grup 1'de, 4'ü (% 19) grup 2 de meydana geldi. 8 implant dışı meydana gelen komplikasyonun 5'i (% 62.5) grup 1'de, 3'ü (% 37.5) grup 2'de meydana geldi.Uzatılabilir rod kullanımı (tek rod veya çift rod) spinal deformite kullanımında faydalı ve spinal büyümeye izin veriyor. Çift rod tekniği tek roda göre; daha az komplikasyona sahip, daha çok stabil, balans kontrolü ve deformite kontrolü daha iyi, daha güçlü, T1-S1 mesafesini daha fazla arttırdığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.Son zamanlarda füzyonsuz cerrahi tekniklerin gelişimi tedavide başarılı sonuçlar sağlasada komplikasyonlarda ve nihayi operasyon sağlanana kadar birçok kez operasyon gerekmesi (tedavi periyodu çok uzun) tekniği daha ileri götürmek için araştırmalar hala devam etmektedir. Seri operasyon sonucunda infeksiyon ve implant yetmezlik riskleri artmaktadır. Uzatılabilir rod tekniği normal spinal büyümeye izin veriyor; spinal ve göğüs deformitesinin korreksiyonunu düzeltiyor ve koruyor gözükmektedir. 15 patients (mean age at the time of surgery 7.7, range 5-9) with the diagnosis of progressive early onset scoliosis were operated using growing rod technique with posterior approach between 2004 and 2010 in İstanbul Education and Research Hospital, Department of Orthopedic Surgery and Traumatology. Single rod technique was used in 8 patients (group 1) and double rod technique in 7 (group 2). Final fusion was applied only in 8 patients until today.Radiographical evaluations were made according to the scoliosis, kyphosis and lordosis in the sagittal and coronal planes, T1-S1 distance and sagittal and coronal balance. Cobb angles and T1-S1 distances were measured in four different time periods (preinitial-postinitial-prefinal fusion-postfinal fusion) and the outcomes were compared with each other. The patients who had underwent fusion operations were evaluated via pulmonary function testing (PFT) and SRS-30 (scoliosis research society-30).Mean follow-up period was 3,15 years (range 2-4.8 years) in group 1 and 2,19 years (range 1.5-3.1 years) in group 2 (p<0.05). In group 1, mean major thoracal scoliosis cobb angle was 61.3° (range 45°-80°) in the preinitial period whereas 38.4° (range 20°-66°) in the postinitial period and 28° (range 16°-59°) after their final operations. In group 2, mean major thoracal scoliosis cobb angle was 64,6° (range 28°-114°) in the preinitial period whereas 33° (range 12°-60°) in the postinitial period and 28° (range 15°-57°) after their final operations.In group 1, correction in the major thoracal scoliosis was 37.4 % (p<0.05) in the postinitial period and 54.3 % in the final follow-up (p<0.05). In group 2, correction in the major thoracal scoliosis was 48.9 % (p<0.05) in the postinitial period and 56,6 % (p<0.05) in the final follow-up (p<0.05). The difference between the two group's results was statistically insignificant.The mean T1-S1 distance was 1.54 cm/year (range 0.7-2 cm/year) in group1 and 2.33 cm/year (range 1.7-4.5 cm/year) in group 2. 18 of 22 (81 %) complications due to implant were seen in group 1 and 4 (19 %) in group 2. 5 of 8 (62.5 %) complications which were not related with the implant use were seen in group 1 and 3 (37.5 %) in group 2.The treatment of spinal deformities via growing rod technique allows spinal growth. It has been previously shown in the literature that when compared with single rod technique, dual rod technique has a lower complication rate, is much more stable, the achievement of spinal balance and handling the deformity is better and it provides a better lengthening of T1-S1 distance. Recently, surgical techniques without providing spinal fusion accommodate successful outcomes in the treatment, however, because of the higher rates in the complications and the need for several operations till the final operation (total time for the treatment is too long) further studies are obligatory for the development of the technique. As a result of this study, it seems that the use of growing rod technique allows spinal growth, provides and maintains corrections in spinal and thoracal deformities.
Collections