Show simple item record

dc.contributor.advisorGermaner, Semra
dc.contributor.authorGürçay, İsmail Kerim
dc.date.accessioned2020-12-10T07:42:00Z
dc.date.available2020-12-10T07:42:00Z
dc.date.submitted1995
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/218370
dc.description.abstractTÜRKÇE ÖZET Modern sanatı hazırlayan nedenleri anlamak için ondokuzuncu yüzyılın sanat ve düşünce alanlarındaki yaklaşımını genel olarak gözden geçirmeliyiz. Ondokuzuncu yüzyılda batı uygurlağı iki önemli siyasi ve ekonomik değişimin sonuçlarını yaşamaktaydı. Bunlardan birincisi Fransız Devrimi, diğeri de Endüstri Devrimiydi. Bu devrimler, batı insanın toplumsal konumunu ve ekonomik koşullanmasını değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda da yaşama yeni bir bakış açısı getirmişti. Bu bakış açısı da, teknoloji ve bilimin gölgesinde salt tüketici-tiretci işlevseli olarak algılanmış insandan başka bir şey değildi. Bunun yanısıra, batı uygarlığı rönesans kültürünün ve düşüncesinin temelini oluşturan nesnel gerçeğe olan inanç ve bu gerçeği usçu kavrama yaklaşımının dört yıldır süren boyunduruğu altındaydı. Alman idealist felsefesinin etkisi, rönesansın klasik düşüncesinin bir gerçek yaratamamış olması, ve bireyin amaçsız bir ekonomik yaşama indirgenmesi, ondokuzuncu yüzyıl sanatçısının geçmişe olan tepkisinin nedenlerini oluşturuyordu. Romantizm akımıyla bu tepki dile gelirken, doğal olarak da sanatın yöntemi ve amacında farklılıklar ortaya çıkıyordu. Bu yaklaşımla, geçmişin nesnel gerçeklik ve doğaya öykünmeyi öngören sanatı, yerini öznel duyumsamaya ve düşsele bırakıyordu. Bu akımı izleyen empresyonist, sembolist gibi akımlarla da, sanatçıların araştırma ve sorgulamalarında, ağırlığın plastik kaygılara yöneldiği gözleniyordu. Kısacası, yirminci yüzyıla gelindiğinde, sanat ve düşüncede dikkati çeken iki unsur söz konusuydu: birincisi, geçmişin nesnel gerçeği terkedilerek ön plana çıkartılan öznellik; ikincisi de, özellikle resimde görülen plastik kaygıların yönlendirdiği araştırmacılık. Bu araştırmaların sonucu da, bugün modern sanat diye adlandırdığımız, insanın varlığını ve gerçeğini ifade etmeye çalıştığı yeni sanat dilinde bütünleşiyordu. Bu yeni yaklaşımı benimseyen, yüzyılımızın ilk çeyreğinin en önemli akımlarından biri olan kübizmde geçmiş yüzyılın düşünce ve araştırmalarının bir sonucuydu. Courbet'nin realizmi ve C^zanne'm biçim kaygısından yola çıkan sanatçılar geçmişin yanılsamaya dayanan 74tek noktadan bakışını kırarak nesnelerin görünmeyen yüzlerini tuallerine aktarmaya çalışıyorlardı. Özellikle 1907 ile 1914 yıllan arasında, birçok sanatçının katılımıyla, kübist akım modern sanatın lokomotifi oluyordu. Çözümlemeye dayanan ilk döneminin ardından, bu dönemin uzantısı olan bireşimsel kübizmi benimseyen sanatçılardan Picasso ve Braque bu akımın en önemli ressamlarıydı. Kübizm akımının bir diğer özelliği de, sanatçı ve edebiyatçılar arasında sembolist dönemde yoğunlaşan işbirliğini, Apollinaire'in bu yeni sanat akımmı savunmak için yazdığı `Meditations Esthetiques` adlı eseriyle sabitleştirmesiydi. Apollinaire bu eserinde modern sanatçının yaklaşımını aktarırken, aynı zamanda da bu yeni bakış açısının geçmişin sanatıyla olan farklılıklarını dile getirmeye çalışıyordu. Sanatın görsel yerine kavramsal olmasını savunan Apollinaire, bu yaklaşımı benimseyen ressamların tuallerinde uyguladıkları yeni yöntemleri şiirde kullanıyordu. Böylece de düşünce ile sanatın işbirliği yeni bir döneme giriyordu. Kübist dönem, I. Dünya Savaşının çıkmasıyla birlikte tamamen sona ermemesine rağmen, sanatçıların çeşitli ülkelere dağılması, ve bu savaşın etkilerinin getirdiği sanata ve sanatçıya yeni bakış açısıyla, ağırlığını kaybediyordu. Savaş yıllarında ortaya çıkan Dada hareketi modern sanatın en etkili akımı oluyordu. Batı medeniyetini, sanatını ve düşüncesini köktenci bir yaklaşımla sorgulayan bu akım, geçmişin tüm geleneğini yıkmak istiyordu. Ayrıca, dikkat çeken başka bir nokta da, sanatçı ve düşünür işbirliğinin yanısıra, dada hareketine katılan sanatçıların politik bir kimliğe de bürünmeleriydi. Kuramsal bir temele oturtulmak istemeyen bu akımın sanatçıları da, bu başkaldırı hareketinde farklı yollara yönelirken, dada akımının da kendi içinde çözülmesini önlemiyorlardı. Herhangi bir öncülü reddeden dadaistler, sanatm ve sanatçının ne olduğu sorusunu köktenci bir yaklaşımı yineleyerek, geleceğin sanatında ya da sanatsızlığında salt özgürlüğü aramıyorlardı. Dada akımını izleyen gerçeküstücü sanat akımı da, bir yandan tüm sanatçılarının dada hareketine katılmasıyla, diğer taraftan da geçmişin sanat geleneğine olan tutumlarıyla dada düşüncesinin bir anlamda devamı oluyordu. Ancak, bu iki akımı birbirleriyle özdeşleştirmek, ya da birinin diğerinden doğduğunu öngörmek 75hatalı bir yaklaşım olur; çünkü bu iki akım arasında temelde bir düşünce birliğinden söz etmek olası değildir. Gerçeküstücü sanat, Breton'un 1924 yılında yayımladığı 1. manifestosunda kuramsal temelini bulurken, dada yaklaşımı ile olan düşünce ayrılıklarını da gözler önüne sunuyordu. Dada'nın yıkıcı tutumuna karşın, gerçeküstücülük bilinçaltının keşfine yönelerek sanatçıya yeni bir araştırma alanı sunuyor, böylece de yapıcı bir karaktere bürünüyordu. Kübizmin sanata kavramsal yaklaşımı, dadanın sanata karşı yıkıcı tutumu, gerçeküstücülük de yerini düşle bilincin iç içe geçtiği yeni bir doğrunun yansıtılmasına bırakıyordu. Bu akımın kuramcısı Breton'un ressamlarla olan ilişkisi, edebiyatçı-ressam işbirliğinin yeni bir Örneğini sunarken, gerek yazı da, gerekse de plastik sanatlarda paralel bir uygulamayı gerçekleştirmeyi amaçlıyordu. Breton 1. manifestosunda, insanın öz varlığının kavranması ve de dolaysız olarak yansıtılması için, düş dünyasının keşfedilmesinin gerekliliğini savunuyordu. Usçu bir yaklaşımın, insanın hayal gücünü bastırarak kendi gerçeğinden uzaklaştırdığını söyleyen Breton, dolaysız yaratım için de yöntem olarak otomatik yazıyı öne sürüyordu. Sonuç olarak modern sanat, bir yandan değişik sanat dallan arasındaki sınırları ortadan kadimken, diğer bir taraftan da ifade yöntemlerine sürekli yenilerini ekleyerek, kendi iç dinamizmini gözler önüne seriyordu. Bu dinamizm, sanatın ve sanatçının; anlamını, amacmı ve işlevini sürekli yineliyerek, insanoğluna ve yaşadığı dünyanın yansıtılmasına yeni olasılıklar kazandırıyordu. 76
dc.description.abstractSUMMARY The beginning of our century has witnessed a treamandous change in the course of artistic activity. The reasons, preparing or causing this change have, their roots in nineteenth century. Up to nineteenth century, western culture has been dominated by the Renaissance thought and art. This thought can be described as the beleif in objective reality and its cognition by the rationalist approach. In classical thought, the feelings were considered as unreliable, and consequently their role were limited to mere existence. Besides, the French Revolution followed by the Industrial Revolution has changed drastically the social and economical conditionning of human beings. But, neither social changes, nor the Renaissance culture were able to forward an objective truth. So, nineteenth century artists, having been influenced by the German Idealist philosophy, and having realized the pernicious aspects of this new economical and political system, have searched new ways of apprehending and representing the truth. While subjectivity was replacing the desire for objective reality, the senses were regaining their respectable roles in the lives of human beings. During this century, the art scene has shown the radical questionning of the past. Romantics, impressionists, sembolists and the others were after the quest of another truth. Their endless research for new plastic means to express the truth, can be admitted as well as the spirit of modern art. But, this so called truth should not be understood or confused with the objective reality of the rationalist thought. This thought is nothing but the subjective conceptualization of the being and his relation to the outside world. Consequently, art is considered no longer as the visual represantion of the nature, but rather the conceptual reconstruction of it by the subject. In the first quarter of our century, artists, as a result of this new spirit, have participated in various movements in order to find undiscovered plastic means. One of the most inflencial one was Cubism. Cubists were set out to realize an art which would be the combination of Courbef s realism and Cezanne's search for the 77represantion of volumes whithout referring to the traditional perspective. Between 1907 and 1914, converging from its analytical period to its synthetic one, cubism has dominated modern art. The leading figures of mis movement were Picasso and Braque. These painters have revolutionized the art of painting by introducing conceptual reconstruction of the object on bidimesional surface of their canvas. Another important artist of this period was a writer and a poet called Apollinaire. He wrote a book on cubist painters in order to defend this new current in modern art. His book bares the insights of modern thinking and symbolizes the culmination point of the association between thought and art. Apollinaire attempts to create a poetic language similar to cubist painting shows the parallel essays of two different domains for the same thought. But, as the First World War has occured, the artist were no longer able to produce collectively. In addition, war has raised new questions about technology, civilisation, and culture in peoples' heads. In the middle of First World War, a new artistic movement called Dadaism has gathered. Basically, it was the radical questionning of whole western culture. Refusing to admit any predecessor or theory, dada has signified a total revolt against the traditional thought and art. The aim was to destroy all, so that a pure freedom were to be obtained. This concept of freedom, as were to be adapted later by surrealists, was nothing but liberating human beings from the mystifications of the past. Dada in art was followed by the surrealist approach. Though surrealist artists have participated in dada movement, it would be misleading, both to identify these two, and to see that one is the continuation of the other. Because, surrealism and dada, apart their destructive approach to the traditional values, differ radically in their project. Although political involvement of the artists may be seen common to both movement, surrealist artists belief in art clearly points out the divergence between these two approaches. Consequently, it would more appropriate to talk about a duality to avoid a mistaken identification of dada and surrealism. The leading theorician of the surrealist art was Breton, a french writer and poet. His leading role in this movement reminds the 78collaboration between painters and writers in cubist period. In 1924, Breton has laid down the principles of this new thought in his Surrealist Manifesto. His aim was the recapitulation of the unconscious which is considered as an essential source of truth. Dreams and awakeness were seen no longer as opposite concepts, but rather were conceptualized as the dynamic field where the unconscious unfolds its truth game. To capture this thought, Breton's method was automatic writing. The reason of the adaptation of such method was to overthrow the reason's dominance in order to let the imagination and dreams to surface their realities. As the reason's control is surpassed, a new kind of human freedom and truth were to be obtainable. Finally, what we see in modern art is nothing but the perpetual starvation to find new means of expressions to reflect and to define subject-object, art-life, man-universe, truth-false, conscious-unconscious relations. The prolefiration of the artists tendencies to redefine art and thought, signifies the dynamic character of modern era, and its overtaking speed in changes that occur. 79en_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectGüzel Sanatlartr_TR
dc.subjectFine Artsen_US
dc.subjectSanat Tarihitr_TR
dc.subjectArt Historyen_US
dc.titleKübizmden gerçeküstücülüğe
dc.title.alternativeFrom cubism to surrealism
dc.typemasterThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentDiğer
dc.subject.ytmModern art movements
dc.subject.ytmSurrealism
dc.subject.ytmCubism
dc.subject.ytmRomanticism
dc.subject.ytmPictures
dc.identifier.yokid43011
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityMİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid43011
dc.description.pages79
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess