İktisadi düşüncede monetarizm ve Milton Friedman`ın yeri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET 1970'ler iktisat teorisinde ve politikasında tartışma ların yoğunlaştığı bir dönem olmuştur. Oysa bundan önce yak laşık yirmibeş otuz yıllık bir istikrar dönemi yaşanmış, ik tisat bilimine ve iktisatçılara bir güven doğmuş, iktisadi bir kriz bekleyişi ortadan kalkmıştır. 1930'lardan beri etkin olan Keynesyen iktisat, tüm bilimsel çevrelere ve iktisadi düşünceye egemen olurken; aynı zamanda da başta A.B.D. olmak üzere dalga dalga tüm Avrupa ve giderek Azgelişmiş ülkelerde Keynesyen iktisat politikaları uygulanır olmuştur. 1960 sonları ile 70'lerin başlarında ise unutulmuş kriz kavramının tekrar gündeme geldiğini görüyoruz. Keynesyen iktisatm etkin olduğu yıllarda da hem teorik, hem politik düzeyde çeşitli eleştiri getiren okulların (örneğin Chicago ve Avusturya Okulları) varolduğu ve tartışmaların sürdüğü bi linmektedir. Fakat teori reel dünyayı açıklamakta yeterli olduğu sürece eleştirilerin ve farklı yaklaşımların sesi faz la duyulmamaktadır. Ancak, 1970 lerde Kapitalist Dünya ülkeleri, Keynesyen iktisatın hiç öngöremediği ve açıklayamadığı, buna bağlı ola rak da çözüm üretemediği yüksek enflasyonla birlikte durgun luk ( stagf lasyon) sorunuyla karşı karşıya kalınca, Keynesyen Teoriye ve politikalara duyulan kuşkular şiddetini arttırmış, kulak arkası edilen eleştiriler dinlenir hale gelmiştir. Üs telik, söz konusu krizi hazırlayan çeşitli etkenlerin kabulü ne rağmen, asıl sorunu üretenin Keynesgil politikalar olduğu düşüncesi yaygın kanı haline gelmiştir. Hem düşünce düzeyinde, hem önerilecek politikalar dü zeyinde böyle bir bulanıklığın olduğu ortamda, Neo-Klasik İk tisatın geliştirilmiş bir biçimde Monetarizm adı altında ye-- 11 niden gündeme geldiği görülmektedir. 1930'larda Keynes'i en çok eleştirenlerin başında ge len Chicago Okulu geleneği çerçevesinde yetişen Friedman ve onu izleyen çok sayıda iktisatçı, 1950'lerin başından itiba ren Keynesyen iktisattan etkilenmiş fakat ekonomiye farklı perspektiften bakan bir analiz üretme çabasındadır. Ama yuka rıda da belirttiğimiz gibi, etkin Keynesyen İktisatı sarsma ları ancak reel hayatın koşullarının uygun olmasıyla mümkün hale gelebilecektir. Monetarizm, en çok Milton Friedman'ın adıyla tanınsa da (gerçekten de 1950'lerden 70'lere kadar bu düşünce çevre sinin lideridir) Monetarizm adı altında farklı yaklaşımların olduğunu görmek mümkündür. Friedman'ın transmisyon süreci analizini çok daha ayrıntılı bir nispi fiyat teorisi olarak geliştiren K.Brunner-A.Meltzer ' in yaklaşımından başka, `Ras yonel Bekleyişler` Hipotezini öne süren ve bir Walrasgil Ge nel Denge Çerçevesinde Makro iktisatın mikro temellerini ku ran analizleriyle Yeni-Klasik Makro İktisat Okulu da Moneta rizmin farklı bir yaklaşımı olarak öne sürülebilir. Hepsinin ortak noktaları, ekonominin özel kesiminin istikrarlı olduğu, piyasa mekanizmasının ekonomileri dengeye getirici güç oldu ğu, devletin ekonomiye müdahalesinin kaynak dağılımı ve gelir bölüşümünü bozduğu ve konjonktür dalgalarını yaratan en önem li etkenin beklenmeyen parasal değişmeler olduğudur. Bu ortak düşünceler, iktisat politikaları alanında da hemen hemen aynı önerilerin savunulmasına zemin hazırlamak tadır: Bunlar, istikrarlı bir ekonomide, para arzının önceden belli olmuş bir oranda arttırılması (parasal kural), para ve maliye politikalarına (özellikle maliye politikasına) güven duymama; fleksibl döviz kurları ve endeksleme gibi öneriler dir. Enflasyonun olduğu bir durumda ise, parasal önlemlerin hızla (otomatizm) veya yavaş yavaş (gradualizm) alınması ko-- İÜ - nusunda aralarında ayrılık vardır. 1970'ler ve 80'lerde Kapitalist Dünyada, getirdiği analiz ve politika önerileriyle etkin paradigmaya dönüşen Mo netarizmin, kendini yenileyen ve Keynes'i yeniden yorumlayan Post-Keynesyen akımlarla tartışmaları sürmektedir. Fakat ha len Monetarizm, eski etkisi kalmasa da, ampirik içeriğinin zenginliği yönünden tercih edilen paradigma durumundadır. v J /
Collections