Konisite indeksinin abdominal obezite tanısındaki yeri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Şişman kiplerde dishpidemi, insüline Ilımlı olmayan diabetes mellitus ve erken koroner kalp hastalığının normal kilolu kişilerden daha gık görüldüğü bilinmektedir. Böyle hastalıklara eğilimde obezite kadar yağın vücutta toplandığı yerler de önemlidir. Karın boşluğu içine yağ birikmesinin (abdominal, santral, android, viseral obezite), gluteofemoral bölge üzerine yağ birikmesine göre (jinoid, periferik obezite) glükoz intoleransı, hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bilgisayarlı batın tomografisi, intraabdominal yağ miktarının belirlenmesinde referans yöntemi olmasına rağmen, zahmetli ve masraflı olması böyle sofistike yöntemlerin rutin poliklinik hizmetlerinde kullanılmasını güçleştirmektedir. Bu nedenle abdominal obezite klinikte genellikle deri kıvrım kalınlığı veya bel/kalça oranı gibi antropometrik parametreler ile değerlendirilmektedir. Bu çalışmada Rudolfo Valdez tarafından abdominal obezite tanısında yeni bir parametre olarak ileri sürülen ve bel çevresi, boy ve ağırlıktan hesaplanan konisite indeksinin bel/kalça oranı ile belirlenmiş abdominal obezite tanısındaki değeri incelenmiştir. MATERYAL VE YÖNTEM. Bu çalışma kapsamı içine yaşları 1 1 ile 81 arasında değişen 819 u kadın ve 162 erkek olmak üzere 981 obez hasta alınmıştır. Hastalarda konisite indeksi tayin edilmiş ve bu indeksin kadın ve erkek hasta gruplarında demografik (yaş,cins, maksimum ve minimum damar basıncı), antropometrik (boy, ağırlık, bel ve kalça çevresi, triseps, biseps, suprailyak ve umbilikal deri kıvnm kalınlığı, beden kitle indeksi ve bel kalça oranı), biyoşimik (glukoz, kreatinin, ürik asit, kolesterol, trigliserid, HDL-kolesterol, VLDL-kolesterol, LDL-kolesterol, früktozanıin), hematolojik,.. ^Ji'L Jlİ. (54) öot (eritrosit sayısı, hemoglobin ve hematokrit) ve hormonal (insulin, C-Peptid, % glikoz/insülin oranı, C-peptid/glikoz oranı, insülin/C-peptid oranı, DHEAS, testosteron, SHBG) parametreler belirlenmiştir. Konisite indeksi= bel çevresi (m)/(0.109)V ağırlık (kg)/boy (m) formülü ile hesaplanmıştır. BULGULAR Erkek hastalarda boy, ağırlık, bel çevresi, kolesterol, VLDL kolesterol, trigliserit, glükoz, insülin, testosteron, ürik asit, kreatinin, eritrosit, hemoglobin, hematokrit, &üktozamin,bel/kalça oranı ve konisite indeksi değerleri kadın hasta grubundan anlamlı yüksek; kalça çevresi, triseps, biseps ve umbilikal deri kıvran kalınlığı, HDL-kolesterol, SHBG ve beden kitle indeksi düzeyleri ise anlamlı düşük bulundu. Gerek erkek ve gerekse kadın hasta gruplarında konisite indeksi ile bel/kalça oram arasında ileri derecede ve anlamlı pozitif ilişkiler saptanmıştır. Konisite indeksi ile bel/kalça oranı arasındaki ilişkiden yararlanarak konisite indeksinin kadınlarda 1.20 den erkeklerde ise 1.30 dan yüksek olması abdominal obezite kriteri olarak kabul edildi. Kadın hastalarda periferik ve abdominal obezite grupları atasında yaş, boy, ağırlık, bel çevresi, kalça çevresi, triseps, suprailyak ve umbilikal deri kıvnm kalınlığı, maksimum ve minimum damar basıncı, kolesterol, VLDL ve LDL kolesterol, trigliserit, glükoz, insülin, C-Peptid, ürik asit, hematokrit, früktozamin, beden kitle indeksi, bel/kalça oram, glikoz/insülin ve C-peptid/glikoz oranları arasında anlamlı fark olduğu görüldü. Erkek hastalarda bu iki grup arasında yaş, ağırlık, bel çevresi, kalça çevresi, minimum damar basıncı, glükoz, kreatinin, beden kitle indeksi ve bel/kalça oram arasında anlamlı fark olduğu saptandı. Kadın hastalarda konisite indeksi ile yaş, ağırlık, bel ve kalça çevresi, suprailyak DKK, maksimum ve minimum damar basıncı, glükoz, BKİ ve BKO, düzeyleri arasında anlamlı bir pozitif ilişki bulundu. Bel/kalça oram ile bel çevresi ve suprailyak DKK değerleri arasında anlamlı bir pozitif ilişki, glikoz/insülin oram düzeyleri ile arasında anlamlı bir negatif ilişki saptandı. Erkek hasta grubunda konisite indeksi ile yaş, boy, ağırlık, bel ve kalça çevresi, minimum damar basıncı, testosteron, ürik asit, kreatinin, BKÎ ve BKO değerleri arasında anlamlı bir pozitif ilişki, SHBG değerleri ile arasında anlamlı bir negatif ilişki bulundu. Bel/kalça oram ile ağırlık, bel çevresi,1 -. :-3 m> (55) öui minimum damar basıncı, testosteron, ürik asit, kreatinin, eritrosit, ftüktozamin ve BKİ düzeyleri arasında anlamlı bir pozitif ilişki, SHBG değerleri ile arasında anlamlı bir negatif ilişki saptanmıştır. Hastalar diabetes mellitus, hipertansiyon ve hiperlipidemi varlığına göre gruplara ayrılarak konisite indeksi, yaş, boy, ağırlık, bel çevresi, kalça çevresi, triseps deri kıvrım kalınlığı, beden kitle indeksi, bel/kalça oranı normal glükoz toleransı, damar basıncı ve lipid grupları ile karşılaştırıldı. Kadın hastalarda konisite indeksi, yaş, ağırlık, bel çevresi ve bel/kalça oranı üç grupta da anlamlı farklı bulundu. Erkek hastalarda ise bu parametrelerden hiç birisi üç grupta da anlamlı farklılık göstermedi. SONUÇ. Bu çalışmada incelediğimiz konisite indeksinin riskli abdominal obesite (sendrom X, metabolik sendrom) epidemiyolojik göstergesi olarak bel/kalça oranı kadar değerli olabileceği ve bu nedenle takip çalışmalarının yapılması gerektiği sonucuna varıldı. Ayrıca abdominal yağ miktarını net bir şekilde gösteren batın bilgisayarlı tomografisi gibi sofistike bir yöntem kullanarak konisite indeksinin kesin değeri ortaya konulmalıdır. Bel/kalça oranı ile olan ilişkiden yola çakarak konisite indeksinin kadınlarda 1.20, erkeklerde ise 1.30 un üzerinde bulunması abdominal obezite tanı kriteri olarak ileri sürülebilir. Vücut yağ dağılımı belirlenmesinde, yani abdominal obezite tanısında kullanılan konisite indeksi, bel/kalça oranı, deri kıvrım kalınlıkları gibi antropometrik yöntemlerin birbklerinin benzeri olmadığı ve birbirlerinin yerine geçemeyeceği düşünüldü. Purpose:It has been known that dysl ipideraia, NIDDM and early coronary heart disease is more common in obese people. The distribution pattern of fat on the body is as important as obesity itself. The deposition of fat in abdominal areas (abdominal, central, android, visceral obesity) increases the risks of glucose intolerence, hypertension and coronary heart disease more than the deposition of fat in glutofemoral areas (gynoid, peripheral obesity). Computerised abdominal tomography remains the gold standard in determining of intraabdominal distribution of lipoid tissue but because of its high cost this technique can not be used on outpatient basis. Therefore anthropometric parameters like skinfold thickness andx^Sfft /iHf.. rat io are used in order to diagnose obesity clinically. In this study, the value of conisity index, introduced by Rudolfo Valdes and calculated from height, weight and W-rfc* circumference is compared to..^V./.tf.. ratio in diagnosing abdominal obesity. Material and Method: 819 obese women and 16£ obese men (total 981) were included in this study. The youngest patient was eleven and the oldest 81 years old. The conisity index, demographic (age, sex), anthropometric (weight, height, ¥4W`m- MlP.. -triceps muscle-biceps muscle circumferences, suprailiac and umbilical skinfold thickness, body mass index, W. /.H. rat io), biochemical (serum glucose level, creatinin, uric acid, cholesterol, trigl iserides, HDL-cholest erol, VLDL- cholesterol, LDL-chol esterol, fructosamihe), hematologic (erythrocyte count, hemoglobine, hematocrit and hormonal parameters (serum insulin, C-peptid, DHEftS, testosterone and BHBG levels, glucose/insulin ratio, C-pept id/ glucose ratio, insulin/C-pept id ratio) were obtained and grouped in men and women seperately. The conisity index was calculated according to this formulas CI s VyfrlSTcircumf erence (m) xO, 109xyweight (kg) /height (nT) Results: Weight, height, cholesterol, MLDL-cho lest erol, trigl iserides, serum glucose, insulin, testosterone, uric acid, creatinine, fructosamine, hemoglobine, hematocrit levels, erytrocyte count and.Vvf /. Irf.. rat i o and conisity index were in maen significantly higher than in women. Triceps muscle-biceps muscle and twist circumferences, umbilical skinfold thickness, HDL-cholesterol, SHBG and body mass index were signifacant 1 y higher in women than in men. In both groups conisity index and.W./Zi.. ratio correlated posit i vely. The cut off value of conisity index determining abdominal obesity was 1.20 in women and 1,30 in men. In women between peripheral and abdominal obese patients a.sU.__* statistical significant difference was obserwed in age, height, weight WfllST,, WP., triceps muscle circumferences, suprailiac and umbilical skinfold thickness, blood pressure, cholesterol, VLDL and LDL cholesterol, trigl iserides, serum glucose level, insulin, C-peptid, uric acid, hematocrit, fructosamine, body mass index,.V^ /.H. r at i o, glucose/insulin and C-pept id/ glucose ratio. In men this difference between peripheral and abdominal obese patients was observed in age, weight,,V>//>WÇ`. HfC circumference, minimum blood pressure, serum glucose level, creatinine, body mass index and. S&J.. /. H. ratio. In wo m en s group the conisity index correlated positively with age, weight,.W/l'-JT,.#/£*.. circumference, suprailiac skinfold thickness, blood pressure, serum glucose level, body mass index, VV^ÇKAft/l ratio..W././£. ratio was positively associated with t^/^-vfJ circumference and suprailiac skinfold thickness but was inversely correlated with glucose/insulin ratio. In men conisity index correlated positively with age, height, weight, Y4%t$T,. ti.lP.. circumferences, minimum blood pressure, testosterone, uric acid, creatinine, body mass index,. 56/. /JtI.. rat io but there was a inverse relationship between conisity index and SHBG..'.VV. /.H. ratio was associated positively with weight, %A/A)XT circumference, minimum blood pressure, testosterone, uric acid, creatinine, erythrocyte count, fructosamine, body mass index. SHBB was negatively correlated with.SAl../.Hr. ratio. Patients with diabetes mellitus, hypertension and hyperl ipidemia were grouped and each group were analysed in conisity index, age, weight, height, ^SMAlfÇ. H}f., triceps circumference, skinfold thickness, body mass index,..W/. /. H.. raijio, glucose tolerence, blood pressure and serum lipid levels/ In women conisity index, weight, age, Wfll4T circumference,.^Asl. /. H. ratio was significantly different. In men no statistical difference was found. Conclusion: In this study, it has been concluded that the conisity index is valuable as.W. /. ri. rat io as an epidemiologic marker in abdominal obesity (Syndrome X, metabolic syndrome). But further studies are needed. Additionally, comperative studies of conisity index with computerised abdominal tomography is necessary to determine its diagnostic value. ftcut off level of 1,£0 in women and 1,30 in men can be accepted as diagnostic criteria for abdominal obesity. It has been further concluded that anthropometric techniques determinig body fat deposition like conisity index,..VV. /. H.. ratio and skinfold thickness are not identical.
Collections