Böbrek nakli yapılan hastalarda CYP3A, CYP2C ve MDR-1 polimorfizminin kalsinörin inhibitörlerinin farmakokinetiği ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Böbrek nakli son dönem böbrek yetmezliğinde en güncel tedavi şeklidir. Böbrek nakilli hastalarda, graftın nakledilmesinden sonraki durumu immünsüpresif tedaviden büyük oranda etkilenir. Nakil sonrası hem immünsupresif tedavinin toksisitesini hem de rejeksiyon riski arasındaki dengeyi sağlamak güçtür. Graft sağkalımı ve iyi hasta izlemi için immünsüpresiflerin yakın monitörizasyonu gerekmektedir. Böbrek nakilli hastalarda kullanılan siklosporin (CsA) ve takrolimus (FK506)'un standart doz uygulaması sonrasında kandaki düzeyi kişiler arasında belirgin değişkenlikler göstermektedir. CYP3A5, CYP3A4 ve MDR-1 gen polimorfizmlerinin bu ilaçların emilimini ve metabolizmalarını değiştirdiği çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir.Bu tez çalışmasının amacı, CsA ve FK506 kullanan böbrek nakilli hastalarda CYP3A5, CYP3A4 ve MDR-1 polimorfizmlerinin doz gereksinimleri ve kan düzeyi/doz oranları üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Bu çalışmaya, canlı vericiden nakil olmuş, 200 hasta ve 150 kontrol dahil edilmiştir. Hasta ve kontrol grubuna ait CYP3A5, CYP3A4, C3435T, G2677T genotiplemesi polimeraz zincir reaksiyonu ile yapıldı. PZR'yi takiben restriksiyon enzim kesimi ile genotipler tespit edilmiştir. CYP3A5 geni için CYP3A5*1*1 genotipi kontrol grubunda istatistiksel açıdan anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p=0.037). CYP3A5*3*3 genotipli hastaların FK506 kan düzeyi/doz oranları CYP3A5*1*1 genotipli hastaların FK506 kan düzeyi/doz oranlarından daha yüksek bulunmuştur ve bu hastalara verilen dozların daha düşük olduğu gözlenmiştir (p<0.05). MDR-1 G2677T polimorfizminde TT genotipindeki hastalar GG ve GT genotipine sahip hastalara göre daha düşük FK506 dozlarına gereksinim gösterirken, bu hastaların FK506 kan düzeyi/doz oranları diğerlerine göre anlamlı derecede yükseklik göstermiştir (p<0.05). CYP3A5 polimorfizmlerinin FK506 ve lansoprazolon arasında ilaç etkileşimlerini etkileyebileceğini vurgulamışlardır. Lansoprazolon kullanan hasta grubunda CYP2C19*1*1/CYP3A5*1*3 genotipli hastaların FK506 kan düzeyleri CYP2C19*1*1/ CYP3A5*1*1 ve CYP2C19*1*1/CYP3A5*3*3 genotipli hastaların FK506 kan düzeylerinden daha yüksek saptanmıştır (p=0.0001).İmmünsupresif tedavideki ilerlemelere rağmen hala akut rejeksiyon görülebilmektedir. Bu tez çalışmasında da CsA kullanan grupta 11 hastada (% 5.5), FK506 kullanan grupta 22 hastada (% 11.0) akut rejeksiyon olduğu görülmüştür (p=0.04). Gruplar arası farkın nedeninin CsA grubundaki hastaların HLA uyumlarının daha iyi olması ve MMF ile kombinasyonundan kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada CYP3A5*1*1 genotipine sahip hastaların akut rejeksiyon oranı (% 7.0) CYP3A5*3*3 genotipine sahip hastaların akut rejeksiyon geçirme oranından (% 1.0) daha fazla bulunmuş olup istatistiksel açıdan bu fark anlamlı çıkmıştır (p=0.002). Sonuç olarak, CYP3A5, CYP3A4 genleri ile ilgili polimorfizmlerin diğer toplumlara göre Türk toplumunda az görüldüğü saptanmıştır. Bu tez çalışmasındaki veriler, bu polimorfizmlerinin belirlenmesinin, CsA, FK506 kan düzeyi/doz ayarlanmasında, hedef düzeylere ulaşmakta ve nefrotoksisite/rejeksiyon risklerinin azaltılmasında kliniğe yardımcı olabileceğini göstermektedir. Kidney transplantation is the most recent treatment for End Stage Renal Disease. The state of the patient with kidney transplant after the graft is transplanted is highly affected by and immunosuppressive treatment. After transplantation, it is hard to maintain the balance between toxicity caused by immunosuppressive treatment and rejection risk. Close monitoring is required for survive of good patient and graft survival. The blood level of Cyclosporine (CsA) and tacrolimus (FK506) after standard dose application of the drugs to patients with renal transplant showed significant difference between individuals. It is showed with various research that absorption and metabolism of these drugs are changed by CYP3A5, CYP3A4 and MDR-1 gene polymorphisms.The aim of this research is to investigate, in patients with renal transplant using CsA and FK506, the effect of CYP3A4, CYP3A5 and MDR-1 polymorphisms on dose requirement and blood level/dose ratios. 200 patients had transplants from living donors and 150 controls were included to this study. CYP3A5, CYP3A4, C3435T, G2677T genotyping for patient and control groups were performed using polymerase chain reaction PCR. Following PCR, genotypes were determined using restriction fragment length polymorphism. For CYP3A5 gene, CYP3A5*1*1 genotype was found high in control group which is statistically significant (p=0.037). The ratio of blood level/dose of FK506 for patients with CYP3A5*3*3 was found higher than of patients with CYP3A5*1*1 genotype, and the dose given to these patients were observed to be lower (p<0.05). In MDR-1 G2677T polymorphism, patients with TT genotype was found to require lower FK506 dose compared to patients with GG and GT genotypes, and the ratio of blood level/dose was found significantly higher for these patients compared to the others (p<0.05). CYP3A5 polymorphisms may affect drug interactions between FK506 and lansoprazolon. Blood levels of FK506 the patients group using lansoprazole having the CYP2C19*1*1/CYP3A5*1*3 genotypes were higher than in those having the CYP2C19*1*1/ CYP3A5*1*1 and CYP2C19*1*1/CYP3A5*3*3 genotypes.In spite of development in immunosuppressive treatments, acute rejection can still occur. In this thesis study, 11 patients in CsA using group (5.5%) and 22 patients in FK506 using group (11.0%) experienced acute rejection (p=0.04). The difference between the groups are thought to be due to higher HLA compatibility in CsA group and its combination with MMF. In this thesis study, acute rejection rate for patients with CYP3A5*1*1 genotype (7.0%) was found higher than the rate acute rejection for patients with CYP3A5*3*3 genotype (1.0%), and this was found statistically significant (p=0.002). As a conclusion, polymorphisms concerning CYP3A5, CYP3A4 genes are observed less in Turkish population than in other populations. The data in this thesis study shows that detecting these polymorphisms may be helpful clinically in maintaining blood level/dose ratio for CsA and FK506, reaching target levels, and in lowering risks of nephrotoxicity and rejection.
Collections