Kişilik haklarının ihlalinde sorumluluk ve uygulanacak hukuk
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kitle iletişim araçlarıyla kişilik hakkının ihlalinde sorumluluk, kişilik hakkının çatışma halinde olduğu, ifade özgürlüğünün bir görünümünü teşkil eden, kitle iletişim özgürlüğünün dengelenmesi suretiyle tespit edilir. Kişilik hakkı içeriği kesin olarak belirlenmiş bir hak olmadığından, her uyuşmazlıkta öncelikle hakkın varlığının tespit edilmesi, daha sonra kitle iletişim araçlarıyla gerçekleşen saldırının hukuka aykırılık teşkil edip etmediğinin belirlenmesi gerekir. Bir yandan dinamik bir hak olan kişilik hakkının içeriği genişleyerek, unutulma hakkı, kişinin yaşam öyküsü üzerindeki hakkı gibi haklar hakkın kapsamına dahil olurken, diğer yandan gelişen teknolojinin sağladığı imkanlarla, hakkın ihlal edilmesi önceden tahmin edilemeyen şekillerde gerçekleşebilmektedir. Kişilik hakkı ihlallerine karşı koruyucu davalara ve tazminat davalarına başvurabilmek yanında, bir savunma hakkı olarak düzeltme ve cevap hakkının kullanılabilir olması, kitle iletişim araçlarının tek yönlü ilettikleri içeriklere karşı, zarar görenin açıklamalarını aynı mecrada iletmesi imkanını sağlayarak tarafların durumunu dengelemektedir.Kitle iletişim araçlarıyla kişilik hakkının ihlaline uygulanacak hukukla ilgili MÖHUK'ta özel bir hüküm yer almaktadır. MÖHUK m.35, çağdaş düzenlemelerle uyumlu ve büyük ölçüde tatminkar bir düzenlemedir. Bununla birlikte, kaynak İsviçre düzenlemesinin kişilik hakkı ihlallerine uygulanacak hukuk belirlenirken en sıkı ilişki kriterinin uygulanmasına imkan vermesi karşısında MÖHUK sisteminin aynı imkanı vermemesi düzenlemeye yöneltilebilecek en önemli eleştiri niteliğindedir. Avrupa Birliği ülkelerinde akit dışı borç ilişkileri alanında yeknesak uygulamanın sağlanması amacını taşıyan Akit Dışı Borç İlişkilerine Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Tüzüğü (Roma II) hazırlık çalışmaları sırasında, kişilik hakkına uygulanacak hukuk konusunda uzlaşma sağlanamadığından, konu tüzüğün kapsamı dışında bırakılmıştır. Avrupa Birliği hukukunda kişilik hakkı dışındaki haksız fiillere uygulanacak hukuk konusunda yeknesaklık sağlanmış olmasına karşın, kişilik hakkı ihlalleriyle ilgili, üye devletler kendi iç hukuk düzenlemeleri uyarınca uygulanacak hukuku tespit etmektedirler. Avrupa Birliği üyesi devletlerden sadece birkaçının mevzuatında kişilik hakkıyla ilgili özel bağlama kuralı mevcuttur. Kişilik hakkına özgü bağlama kurallarında da ika yeri kuralına yer verildiği, mağdura sınırlı hukuk seçimi imkanı sağlandığı görülmektedir. Özel bağlama kuralına sahip olmayan devletlerde uygulanacak hukuk haksız fiillere ilişkin genel bağlama kuralı uyarınca tespit edilmektedir. Kişilik hakkının ihlalinden doğan sorumluluğa uygulanacak hukukun tespitinde, ağırlıklı olarak, farklı yorumlarla da olsa haksız fiilin ika yeri kuralının benimsendiği, kuralın alternatif bağlama noktalarına yer verilerek yumuşatıldığı, müşterek mutad mesken hukukunun bağlama noktası olarak kullanılması yönünde bir eğilim olduğu ancak bu eğilimin henüz ika yeri kuralı kadar taraftarı olmadığı söylenebilir. Personality rights and the right to freedom of mass communication which is a view of freedom of expression, are conflicting rights. They are two basic rights of equal value.In infringements of the personality rights through mass media, responsibility is determined by balancing two rights in each case. The content and scope of personality rights have not been determined precisely. So, the existence of the right must first be established in each case and then it must be determined whether the attack on the right to personality right by mass media constitutes a violation of the law.On the one hand, the content of the right to personality, which is a dynamic right, is expanding and new rights such as the right to be forgotten and the right on one's life story, are included in the scope of personality rights; on the other hand, with the possibilities provided by the developing technology, infringement of the right can take place in many unpredictable forms and ways. When exposed to violations of personality rights by mass media, besides being able to sue for damages and protection before the court, the right to correction and reply, as a defensive right, can also be applied. The right to correction and reply is a defensive right. The situation of the parties is balanced by providing the same means of communicating the disclosures of the victim against the content of the one-way communication of mass media.The trend towards specialisation of the conflict-of-laws rules in the area of non-contractual civil obligations in private international law has influenced Turkish national law too. Turkish Code on International Private and Civil Procedure Law (MÖHUK) has a specific conflict-of-laws rule for non-contractual civil obligations arising from media infringements of personality rights. According to MÖHUK art.35 on the responsibility of the infringement of personality rights, claims founded on an infringement of personality rights by the media, such as by the press, radio, television, or other means of mass communication, shall be governed at the option of the injured party by the law of the State in which the injured party has his place of habitual residence if the tortfeasor should have foreseen that the damage would occur in that State; the law of the State in which the tortfeasor has his place of business or place of habitual residence or the law of the State in which the damage caused by the infringement have occurred if the tortfeasor should have foreseen that the damage would occur in that State. The right to reply in the infringements of personality rights against the media shall be governed exclusively by the law of the State in which the publication appeared in periodicals or from which the radio or television program was broadcasted. Paragraph 1 of the article shall also apply to claims founded on an infringement of personality rights through the processing of personal data and claims founded on an impairment of the right to information concerning personal data. Article 35 of MÖHUK is consistent with contemporary legal regulations and it's largely satisfactory. However, it is the most important criticism that MÖHUK does not allow the application of the most closest connection criterion when determining the law applicable to infringements of personality rights whereas the referenced Swiss Code does. During the negotiations of the Rome II Regulation, Regulation of the European Parliament and of the Council on the law applicable to non-contractual obligations, the inability to reach consensus on the applicable law to non-contractual obligations arising out of violation of privacy or of rights related to personality, led to the issue being excluded from the scope of the Rome II Regulation. So, there are different conflict-of-laws rules as many as the number of member states in EU to be applied on this issue. Only a few of the Member States of the European Union have a special conflict-of-laws rules on the right of personality whereas most of the national legal systems of the Member States have no special rules. Special rules allow freedom of choice by the claimant but the claimant's choice is presented as limited and conditional.In national legal systems that have no special rules for cases of violations of privacy and other rights relating to personality, lex loci delicti commissi criterion is used in the great majority of Member States. In those states, the general rule of lex loci delicti commissi is generally accompanied by exception rules. Recognition of the free will of the parties, common nationality or habitual residence of the parties or the closest connection criterion can be observed as exception rules in those conflict-of-laws rules.
Collections