Yedisu Fay segmentinin paleosismolojik ve morfotektonik özellikleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun (KAFZ), Yedisu segmentinin doğukesiminde yer alan Yedisu havzası civarında yapılan jeolojik, jeomorfolojik vepaleosismolojik çalışmaları içermektedir.Yedisu segmenti Erzincan havzasının dogusundan başlar ve K60-80Bdoğrultusunda Yedisu ilçesinin dogusuna kadar uzanır. Segmentin uzunlugu 65kilometredir. Yedisu havzası kama şekilli, BKB-DGD uzanımlı bir havzadır.Havzanın uzunluğu 10, genişli˘gi maksimum 3 kilometredir. Havzanın kuzeyindeNeotetis okyanusunun kapanması ile oluşmuş ofiyolitik bir melanj, güneyinde isemelanjı ilksel olarak örten fakat bölgede tektonik dokanakla görülen türbiditikbir fliş istifi yer alır. Havzanın ortasında ise alüvyon, alüvyal yelpaze ve yamaçdöküntüsü çökelleri gibi genç çökeller görülür.Arazi çalışmaları ile fayın Yedisu havzası içinde oluşturduğu morfolojik yapılararaştırılmış ve fayın Yedisu ilçesine ait köyler boyunca devam edip ilçe merkeziçinden geçti˘gi belirlenmiştir. 1939 Erzincan depremi ile başlayan son yüzyıldakideprem serisi ile Karlıova'dan Yalova'ya kadar kırılmış olan KAFZ'nun sadeceMarmara Denizi kesimi ve Yedisu segmenti kırılmadan kalmıştır. Sismik boşlukolarak adlanan bu segmentlerin 1900 lü yıllarda oluşan seri içinde kırılmasıgerekirken kırılmamış olması segmentin kırılma riskinin çok yüksek olduğunugöstermektedir. Daha önce yapılan enerji transferi modellemeleri Yedisusegmenti üzerinde enerji birikiminin yüksek olduğunu göstermektedir. Yedisusegmentinin doğusunda 1949 yılında ve batısında 1992 yılında meydana gelendepremler ve 2005 yılı içerisinde Karlıova'da olan depremler, Yedisu segmentiuzerindeki gerilmeleri ve dolayısıyla deprem tehlikesini arttırmıştır. Tarihselverilere göre üzerinde en son 1784 yılında deprem olan bu segment üzerinde M> 7 büyüklü˘günde bir deprem olma olasılığı oldukça yüksektir.Paleosismoloji çalışmaları sonucunda bu fay üzerinde olmuş iki eski deprembelirlenmiştir. M.S. 45-405 arasında ve M.S. 405 yılı sonrasında olan budepremler Yedisu Segmenti için bir tekrarlanma peryodu vermese de ilerideyapılacak çalışmalar için önemli bir veri olmuştur. This study contains the geological, geomorphological and paleoseismological workconducted in the vicinity of Yedisu basin, which is located on the easternpart of Yedisu segment of the North Anatolian Fault Zone (NAFZ). Yedisusegment commences from the eastern end of Erzincan basin and lies up to theeast of Yedisu town in N60-80W direction. The segment has a length of 65kilometers. The Yedisu Basin is a wedge-shaped basin and has long-axis strikingin WNW-ESE direction with a length of 10 km,and a maximum width of 3 km.To the north of the basin, there is an ophiolitic melange that was formed duringthe closure of Neotethys ocean, whereas the melange has been initially overlain,however, observed with a tectonic boundary, by a turbiditic flysch sequence, to thesouth. In the middle of the basin alluvium, alluvial fan and debris flow sedimentscan be seen. Field work has been conducted to unravel the fault by the study ofmorphological features in the Yedisu Basin and eventually the course of the faultis discovered in the county center of Yedisu. The only seismic gaps of the sequenceof last century earthquakes that began in 1939 Erzincan quake, where the NAFZruptured from Karliova to Yalova, are Marmara Sea and Yedisu segments. Thoseunruptured parts constitute a potential risk, since those segments had to beruptured in 1900s earthquakes. Previous studies of energy transfer models hasrevealed a high energy accumulation on Yedisu Fault. Earthquakes in 1949and 1992, in the east and the west of the basin respectively, and 2005 Karliovaearthquakes, increased the stresses and hence the earthquake risk. According tothe historical records last earthquake on this segment occured in 1784. Therefore,there is a high probability that a M > 7 magnitude earthquake can happen inthe region. Paleoseismologic studies revealed two ancient earthquakes. First ofwhich has occured between 20-350 AD and the other after 350 AD. These results,although do not suggest a recurrence period, will contribute to the later studies.
Collections