DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ
https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/140060
2024-03-28T13:48:17ZÇeşitli ağız hastalıklarında ve sağlıklı ağızlarda pseudomonas cinsi bakteriler
https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/140374
Çeşitli ağız hastalıklarında ve sağlıklı ağızlarda pseudomonas cinsi bakteriler
Külekçi, Hatice Güven
ö _Z E Tİnsan sağlığı yönünden dezenfektan ve antibiyotikleredirençli oluşu, potansiyel patojen .özelliği nedeniyle büyük·önem taşıyan Pseudomonas cinsi bakterilerin sağlıklı ağızlardave çeşitli ağız hastalıklarında varlıgı araştırılmıştır.50 sağlıklı ağızlı ve 291 çeşitli ağız hastalıklı kişilerdenalınan muayene maddelerinin bakteriyolojik incelemesiyapılmıştır. Sağlıklı ağızlarda Pseudomonas cinsi bakteri ürememiş,çeşitli hastalıklı ağızlardan toplam 14 Pseudomonascinsi bakteri ve Pseudomonas cinsi dışında diğer nonfermentatifbakterilerden üç suş üremiştir.Elde edilen Pseudomonas cinsi bakterilerin dokuzu P.fluorescens, ik(si P.aeruginosa, birisi P.putida, birisi P.pseudoalcaligenes, birisi P.m~ltophilia olarak,tanılanmıştır.Bu bakterilerin onbiri periodonsiyum hastalıklarından, birisiağızın yüzeyel lezyonlarından, birisi ameliyat sonrası bircerahatlenmeden ve birisi bir apse cerahatinden izole edilmiştir; SUMMARYThe presence of Pseudomonas bacteria, which are of great importance due to their resistance to disinfectants and antibiotics in terms of human health, potential pathogens, have been investigated in healthy mouths and various oral diseases. Bacteriological examination of the examination materials taken from 50 healthy mouth and 291 various mouth disease patients was performed. In healthy mouths, Pseudomonas bacteria did not grow, and a total of 14 Pseudomonas bacteria and three strains from other nonfermentative bacteria, except Pseudomonas, were produced. Nine of the Pseudomonas strains obtained were identified as P. fluorescens, iksi P.aeruginosa, P.putida, P. P. pseudoalcaligenes, P.mltophilia. Eleven of these bacteria were isolated from periodontium diseases, one from superficial lesions of the mouth, one from a postoperative purulence, and one from an abscess purulent.
2020-01-28T00:00:00ZÇocuklarda ağızdan solunumun ağız diş sağlığına ve çevre dokulara etkilerinin araştırılması
https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/140368
Çocuklarda ağızdan solunumun ağız diş sağlığına ve çevre dokulara etkilerinin araştırılması
Yildirim, Mine
Bu çalışma, çocuklarda ağızdan solunumun ağız diş sağlığına ve çevre dokulara etkilerinin değerlendirilmesi amacı ile gerçekleştirildi. Ağızdan ve burundan solunum yapan 5-12 yaşları arasında toplam 100 çocuk, df, df-s, DMF, DMF-S, kanama, plak indeksleri, marginal gingivitis, yüz şekli, burun, dudak, dil ve çene duruşları yanı sıra genel durum, uyku bozuklukları, alışkanlıklar, davranış bozuklukları açısından incelendi. Ağızdan veya normal solunum yapan çocuklarda df, df-s, DMF, DMF-S değerleri arasında anlamlı farklılıklar (p>0.05) saptanmadı. Ağızdan solunum yapan çocukların ön grup süt dişlerinde çürük görülme sıklığının anlamlı olarak daha fazla (p<0.05) olduğu, normal solunum yapan çocuklarda kanama ve plak indeks değerlerinin ağızdan solunum yapan çocuklara göre daha fazla (p<0.01) olduğu belirlendi. Ağızdan veya normal solunum yapan çocuklar arasında yüz şekli (p<0.001), burun şekli (p<0.01), dudak duruşu (p<0.001), çene yapısı (p<0.001), gummy smile (p<0.001) açısından anlamlı farklılıklar saptandı. Ayrıca ağızdan solunum yapan çocuklarda uyku sırasında horlama, apne görülme ve ağız açık uyuma sıklıklarının kontrol grubu çocuklara göre daha fazla olduğu; davranışsal bozukluklar açısından anlamlı farklılıklar bulunmadığı gözlendi. Ağızdan solunumun çocuklarda yüz, burun, dudak ve çene morfolojilerinde anlamlı değişiklikler oluşturabildiği; diş ve dişeti sağlığında ise ağızdan solunumun yanı sıra ağız hijyenine ilişkin diğer parametrelerin de önemli rol oynadığı belirlendi.; The purpose of this study is to evaluate the effects of mouth breathing on orodental health and surrounding tissues in children. A total of 100 mouth and nose breathing children, aged 5-12, were investigated for df, df-s, DMF, DMF-S, bleeding and plaque indexes, marginal gingivitis, facial form, lip posture, nose, tongue, chin positions, general conditions, sleep disturbances, habits and behavioral disorders. No significant differences (p>0.05) were determined between df, df-s, DMF, DMF-S values in mouth and nose breathing children. Significantly (p<0.05) higher caries prevalence in anterior primary teeth was found in mouth breathing children; bleeding and plaque index values were determined higher (p<0.01) in nose breathers than mouth breathers. Significant differences were determined for facial form (p<0.001), nose form (p<0.01), lip posture (p<0.001), chin position (p<0.001), gummy smile (p<0.001) between children with mouth and nose breathing. In addition, in mouth breathing children snoring, sleep apnea syndrome, open mouth posture frequencies were found higher than control groups; however no significancy in behavioural disorders was observed between two groups. Data have demonstrated that mouth breathing could cause significant differences in children's face, nose, lip and chin morphologies; furthermore, it has been determined that other parameters regarding oral hygiene besides mouth breathing have also important roles on health of teeth and gingiva.
2018-08-06T00:00:00ZTemporomandibular eklem hastalarında mandibular kondilin trabeküler yapısının fraktal analiz yöntemi ile incelenmesi
https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/140359
Temporomandibular eklem hastalarında mandibular kondilin trabeküler yapısının fraktal analiz yöntemi ile incelenmesi
Arsan, Belde
Klasik geometrik şekillerle tanımlanamayan, karmaşık geometriye sahip, farklı ölçeklerden görüntülendiğinde birbirine benzeme özelliği gösteren şekiller fraktal olarak tanımlanmıştır. Son yıllarda tıp alanında radyografiler ve dijital görüntüler üzerinde potansiyel anomalilerin ve mevcut hastalıkların şiddetinin teşhisinde fraktal analiz (FA) yöntemi kullanılmaktadır. Bu çalışmada temporomandibular eklem disfonksiyonu (TMED) olan hastalardan alınan panoramik grafilerde mandibular kondilin trabeküler yapısında meydana gelen değişiklikler FA yöntemiyle değerlendirilmiştir. Çalışmada 18-73 yaş aralığında TMED olan toplam 100 kişiye (69 kadın, 31 erkek) TK/TMED formu ile ön klinik tanılar konulmuştur. Kontrol grubu, hasta grubunun yaş ve cinsiyet eşleştirmesi ile oluşturulmuştur. Çalışmada Kodak 8000 dijital panoramik cihazında 73 kVp ve 5 mA sabit parametreleri ile panoramik grafiler elde edilmiştir. Grafiler üzerinde mandibular kondilde meydana gelen dejenerasyon miktarı derecelendirilerek, FA yapılmıştır. ImageJ v1.48 programı ile görüntüler üzerinde mandibular kondil sınırları içerisinde 84x84 piksel boyutlarında kare şekilli bölgeler seçilerek, trabeküler yapının fraktal boyutu(FB) hesaplanmıştır. İstatistiksel analizler (Independent t-test, Anova) için SPSS programı kullanılmıştır. Analizler sonucunda hasta grubunda daha sık ve daha yüksek şiddette radyolojik bulguların ortaya çıktığı görülmüştür (p<0,001). Hasta grubunun FB ortalaması 2,45, kontrol grubunun ortalaması ise 2,51 olarak bulunmuştur (p=0,001). Hasta grubunda sol tarafta dejenerasyon miktarı arttıkça FB değerlerinin azaldığı görülmüştür (p=0,001). Bulgulara göre TMED hastalarında eklemin trabeküler yapısına ait FB'un, kontrol hastalarına göre daha düşük değerde olduğu ve dejeneratif değişikliklerin şiddetinin arttıkça FB'ta azalma olduğu görülmüştür. TMED olan hastalarda mandibular kondilin trabeküler yapısı, sağlıklı kondile göre daha boşluklu bir yapı ve kalın trabeküller ihtiva etmektedir. Sonuç olarak panoramik grafilerin TMED hastalarında meydana gelen dejeneratif değişiklikleri belirlemedeki etkinliği FA yöntemiyle arttırılmıştır.; Fractals are defined as complex shapes which classical geometrical shapes fail to describe. They present self-similarity when observed on different scales. Recently fractal analysis (FA) has been used in detecting potential anomalies and severity of disorder based on digital images and radiographies. The aim of this study is to evaluate changes in mandibular condyle's trabecular structure in patients with temporomandibular joint dysfunction (TMJD) using FA. A total of 100 patients (69 female, 31 male) aged between 18-73 years were clinically diagnosed with DC/TMD form. Control group involved patient group's pairs matched by age and sex. The radiographies were obtained by Kodak 8000 digital panoramic device with 73 kVp and 5 mA fixed parameters. The degree of degeneration on mandibular condyles was calculated and FA applied. 84x84 pixel sized regions of interest were selected on radiographies within the boundary of mandibular condyle and fractal dimension (FD) was calculated using ImageJ v1.48 program. SPSS program was used for statistical analyses (Independent t-test, Anova). Radiological findings were present more frequently and severe in patient group (p<0.001). The mean value of FD was 2.45 in patient group and 2.51 in control group (p=0.001). In left TMJs of patient group, decrease in FD was observed as degenerative changes increased (p=0.001). According to the findings, lower values of FD suggest that trabecular structure of mandibular condyle in patient group were more porous and had thicker trabeculae than control group. In conclusion, the effective use of panoramic radiographies in detection of degenerative changes in TMJD was enhanced by FA.
2018-08-06T00:00:00Zİndirek kuafaj uygulamalarında theracal materyalinin klinik ve radyografik olarak değerlendirilmesi
https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/140352
İndirek kuafaj uygulamalarında theracal materyalinin klinik ve radyografik olarak değerlendirilmesi
Gürcan, Aliye Tuğçe
Bu çalışma, indirek kuafaj endikasyonu gösteren ikinci süt azı ve sürekli birinci büyük azı dişlerinde Theracal materyalinin kullanılması ve etkinliğinin diğer indirek kuafaj materyalleriyle karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. İndirek kuafaj, dişin canlılığını korumaya yönelik vital bir tedavidir. Diş çürüğünün pulpaya yakın olduğu ama pulpanın açılmadığı yani endodontik tedavi gerektirmeyen durumlarda, pulpaya yakın kısmın üzerine dentin yapımını uyaran bir materyal uygulanıp tersiyer dentin oluşumu sağlanır ve böylece dentin kalınlığı artar, pulpa kendini korumaya alır. Uygun bir materyalle diş restore edilerek tedavi bitirilir ve klinik ve radyografik kontroller yapılır.Çalışmaya dahil edilen dişler, İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı'na başvuran 4-15 yaş aralığındaki sağlıklı ve koopere çocuklardan seçilmiştir.Klinik ve radyografik olarak enfeksiyon bulgusu olmayan ve pulpaya yakın ama pulpası açık olmayan indirek kuafaj endikasyonlu 300 çürüklü diş çalışma kapsamına alınmıştır. İkinci süt azısı ve sürekli birinci büyük azı dişlerinden oluşan toplam 300 diş 50'şerli gruplar halinde ayrılmıştır. Çalışılacak dişe önce lokal anestezi uygulanmış ve tükürük izolasyonunun sağlanabilmesi için rubberdam takılmıştır. Daha sonra kavite açılıp çürük temizlenmiş, kavite klorheksidinli solusyonla dezenfekte edilip dişlere Ca(OH)2, Theracal ve MTA'dan oluşan üçerli gruplar halinde indirek kuafaj uygulanıp, süt dişleri kompomer, sürekli dişler kompozit restorasyon ile bitirilmiştir. Bulgular klinik ve radyografik olarak 1, 3, 6, 9, 12, 18'inci aylarda kontrol edilip, dentin köprüsü oluşumu izlenmiş ve sonuçlar istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır. Klinik olarak ağrı, fistül, abse, hassasiyet durumlarının olmaması, radyografik olarak da herhangi bir radyolusens periapikal lezyonun oluşmaması, patolojik rezorpsiyonun olmaması başarı kriterlerini oluşturmuştur. Bu çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesi NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007 Statistical Software (Utah, USA) paket programı ile yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin (ortalama,standart sapma) yanı sıra nitel verilerin karşılaştırmalarında ki-kare ve Fisher gerçeklik testi kullanılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. Her üç indirek kuafaj materyali arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Theracal materyalinin Ca(OH)2 ve MTA ile benzer sonuçlar verdiği görülmüştür. Ancak, materyalin klinik etkinliğinin daha iyi anlaşılabilmesi için örnek sayısını ve takip süresini arttırarak daha çok çalışma yapılması gerekmektedir.Anahtar Kelimeler: indirek kuafaj, vital pulpa tedavisi, Theracal, mineral trioksit agregat, kalsiyum hidroksitBu çalışma, İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: 35793; The aim of this thesis is evaluation of Theracal material's efficiency and to compare indirect pulp capping materials with Theracal material in primary and permanent molars that have indications for indirect pulp treatment. Indirect pulp capping is a treatment that preserve the pulp's vitality. In the case of caries lesion is close to the pulp and the pulp doesn't expose, it doesn't required root canal treatment and a material that inducing tertiary dentin formation is placed on the pulp, in this way thickness of dentin increases and the pulp protects itself. The tooth is restored with a suitable material and patients are called for clinical and radiographic controls.Healty and coorepative children (4-15 years old) admitted the Istanbul University Faculty of Dentistry Department of Pediatric Dentistry were included in this clinical research.300 teeth with indirect pulp indications and non-clinical and radiographic evidence of infection were included in this study. 300 teeth were divided into groups consisting of 50 pieces and only second primary molars and first permanent molars were included. Firstly local anesthetic was applied to teeth and rubberdam was placed for saliva isolation. After the lesion cavity was cleaned, teeth were disinfected with chlorhexidine solution and indirect pulp treatment was applied to the teeth with Ca(OH)2, Theracal ve MTA materials. Then, primary molars were restored with compomer material, permanent molars were restored with composite material. Clinical and radiographic findings were controlled at 1, 3, 6, 9, 12, 18th Months and the results were compared statistically.In this study, statistical evaluation of the obtained data was done with the NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007 Statistical Software (Utah, USA) package program. Descriptive statistical methods (mean, standard deviation) as well as the comparison of qualitative data Chi-square and Fisher's exact test was used to evaluate the data. p <0.05 significance level were evaluated in the results. There was no statistically significant difference between the three indirect pulp capping materials. Similar results were found between Ca(OH)2 , MTA and Theracal materials. However, more clinical studies that contain greater number of teeth and longer follow-up time are need to be better understanding of clinical efficiency of the material.Key Words: indirect pulp capping, vital pulp treatments, Theracal, mineral trioxide aggregate, calcium hydroxideThe present work was supported by the Research Fund of Istanbul University. Project No. 35793
2018-08-06T00:00:00Z