FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜhttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/3629072024-03-28T20:29:57Z2024-03-28T20:29:57ZMuğla ilinde ihracata yönelik domates üretimi ve pazarlaması üzerine araştırmaDaka, Kemalhttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/7584842023-11-10T08:37:30Z2010-01-01T00:00:00ZMuğla ilinde ihracata yönelik domates üretimi ve pazarlaması üzerine araştırma
Daka, Kemal
Bu çalışmada Muğla İlinde İhracata yönelik domates üretimi ve pazarlaması ile ilgili genel özellikleri belirlemek amaçlanmıştır. Muğla ilinde domates ihracatının tamamını örtü altında yetiştirilen domatesler oluşturmaktadır. Araştırma alanı olarak Fethiye ve Ortaca İlçeleri seçilmiştir. Üretimin ve ihracatın yoğun olduğu Fethiye ilçesinden Kumluova, Karaçulha ve Çamköy beldeleri, Ortaca İlçesinden Merkez ve Ekşiliyurt mahallesi seçilerek tesadüfü örnekleme yöntemi ile bulunan 92 üretici ile anket çalışması yapılmıştır. Anket soruları ile işletme ve üreticilere (eğitim durumu, yaş, sera varlığı vb.), seralara (sera iskeleti, yönü, örtüsü havalandırma vb.) toprak hazırlığına ( toprak analizi dezenfeksiyon, solarizasyon ve yeşil gübreleme) domates yetiştiriciliğine (çeşit, sulama, arı ve hormon kullanımı, hastalık ve zararlılarla mücadele vb.), verime ve güncel tekniklere (Entegre üretim, Organik tarım vb.) ve pazarlamaya ilişkin bilgiler toplanmıştır. Yörede serada domates yetiştiriciliğine 1973 yılında, ihracata ise 1984 yılında başlandığı saptanmıştır. Seralarda domates üretiminin ısıtmasız veya yağmurlama ve ısıtmalı olarak yaz sonu, sonbahar ve kış aylarında gerçekleştirildiği ve mevcut işletmelerin aile işletmeleri olduğu saptanmıştır. Üreticilerin eğitim seviyesi düşük olmasına rağmen, ihracatın önem kazanmasıyla birlikte serada domates yetiştiriciliği imkanlar dahilin de yeni teknikler uygulanarak ve gelişmeler dikkate alınarak devam ettirilmektedir. Üreticilerin üretim dönemine göre %80 i 12-25 ton/da ürün almaktadır. % 80 ide 8-15 ton/ da ihracata vermektedir.Anahtar kelimeler: Domates, İhracat, anket, sertifikalı üretim, örtüaltı; The aim of this study is to determine general characteristics of tomato production and marketing oriented to export in Muğla. All tomatoes exported from the city are grown in greenhouses. Research was conducted in Fethiye (Kumluova, Karaçulha and Çamköy) and Ortaca (Centre and Ekşiliyurt) districts in which tomato production and exportation are common. A survey was realised with 92 growers selected randomly via face to face interviews. Questions were asked to the producers to provide information about the farms and growers, greenhouse structures, soil preparation, cultivation practices, recent techniques and marketing. It was determined that tomato cultivation in greenhouses was started in 1973 in the region and the first export was realised in 1984. The most common holding size (48%) changes between 0.1-0.3 ha. Iron frame is used in the greenhouses in the region. It was determined that proportion of greenhouses covered with glass and plastics are 31 and 69%, respectively. Greenhouses are heated only to protect the plants from frost damage. Common yield levels change between 110-200 tons/ha in long term production and 75-100 tons/ha in short season production. Roughly half of the growers export 51-80 tons/ha tomato.Key words: Fethiye, Ortaca, tomato, greenhouses, export.
2010-01-01T00:00:00ZFarklı bitkisel kaynaklardan üretilen kombucha'nınmikrobiyolojik özelliklerinin belirlenmesi ve üründe bulunanprobiyotik mikroorganizmaların tanılanmasıKılıç, Güldenhttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/7584832023-11-10T08:37:29Z2023-01-01T00:00:00ZFarklı bitkisel kaynaklardan üretilen kombucha'nınmikrobiyolojik özelliklerinin belirlenmesi ve üründe bulunanprobiyotik mikroorganizmaların tanılanması
Kılıç, Gülden
Bu çalışmada, Anadolu alıcı ve ısırgan otu yapraklarının Kombucha içeceği üretiminde kullanımı ve üretilen Kombucha örneklerinden izole edilen asetik asit bakterisi (AAB) ve mayaların probiyotik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Anadolu alıcı (KA), ısırgan otu (KI) ve siyah çay (kontrol grubu-KK) hammadde olarak kullanılarak 12 farklı Kombucha içeceği üretilmiştir. Kombucha örneklerinin mikrobiyolojik [AAB, laktik asit bakterisi (LAB) ve maya sayıları] ve kimyasal (pH, toplam asitlik, °Briks) özellikleri fermentasyon süresince incelenmiş, elde edilen son üründe ve 4℃'de 120 günlük depolama süresince örneklerde ilave bazı fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizler (renk, toplam fenolik ve flavonoid madde, antioksidan ve antimikrobiyal aktivite analizleri) ve duyusal değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın bir sonraki aşamasında, Kombucha örneklerinden AAB ve maya izolasyonu yapılmış, elde edilen izolatların biyogüvenlik özellikleri (hemolitik aktivite, antibiyotiklere karşı direnç), zorlu koşullar altında canlı kalabilme özellikleri (düşük pH değerlerinde ve safra tuzu , %0.4 fenol, pepsin ve pankreatin varlığında gelişebilme), teknolojik özellikleri (proteaz, amilaz ve β-Galaktosidaz enzim aktivitesi, farklı tuz konsantrasyonlarında gelişim), antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteleri ve in vitro tutunma (otoagregasyon, koagregasyon ve hücre yüzey hidrofobisitesi) özellikleri belirlenmiş, son aşamada ise probiyotik olduğu tespit edilen izolatlar moleküler düzeyde tanılanmıştır. Kombucha içeceklerinin fermentasyon süresince AAB ve maya sayıları, KA örneklerinde sırasıyla 3.08-6.15 ve 3.30-6.21 log KOB/mL aralığında, KI örneklerinde sırasıyla 3.74-6.02 ve 3.85-6.85 log KOB/mL aralığında ve KK örneklerinde sırasıyla 3.63-6.13 ve 3.86-6.70 log KOB/mL aralığında belirlenmiştir. Depolamanın sonunda (4℃'de 120 gün), örneklerin AAB ve maya sayılarının genellikle başlangıca kıyasla daha düşük olduğu, bununla birlikte KA ve KI örneklerinin AAB sayılarının KK örneklerine kıyasla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Örneklerin fermentasyon süresince toplam asitlik, pH ve °Briks değerlerinin sırasıyla 0.90-3.82 g asetik asit/L, 2.73-5.38 pH, 2.83-9.23 °Briks arasında olduğu belirlenirken, depolama süresince bu değerlerin sırasıyla 0.71-4.43 g asetik asit/L, 2.73-3.73 pH, 2.60-8.85 °Briks arasında olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, depolama süresince örneklerin toplam fenolik madde miktarının 445.00-2602.83 mg GAE/L, toplam flavonoid miktarının 55.34-255.16 mg kateşin/L ve antioksidan aktivite değerinin ABTS yöntemine göre %62.50-94.84 ve DPPH yöntemine göre %14.94-93.43 aralığında değiştiği tespit edilmiştir. Ayrıca, örneklerin minimum inhibisyon konsantrasyonu (MİK) değerlerinin 15.63 µg/mL ve 125.00 µg/mL aralığında değiştiği ve KI örneklerinin KA ve KK örneklerine kıyasla genellikle test kültürlerine karşı daha yüksek inhibitif etki gösterdiği belirlenmiştir. Duyusal özellikler açısından örneklerin depolama süresince ortanın üzerinde beğeni puanları aldığı belirlenmiş, depolama süresine bağlı olmakla birlikte renk açısından KK örnekleri daha çok beğenilirken, koku, berraklık, tat ve genel beğeni açısından ise KA örnekleri daha çok beğenilen örnekler olmuştur. Sonuç olarak, bu çalışma kapsamında Anadolu alıcı ve ısırgan otu yapraklarının Kombucha üretiminde hammadde olarak başarılı bir şekilde kullanılabileceği belirlenmiştir.Ayrıca, Kombucha örneklerinden elde edilen 170 adet AAB ve 194 adet maya izolatının probiyotik özellikleri incelenmiş ve biyogüvenlik açısından risk oluşturmayan, zorlu ortam koşullarında yüksek düzeyde canlılık gösteren ve teknolojik özellikler, antimikrobiyal/antioksidan aktivite ve in vitro tutunma özellikleri açısından kabul edilebilir izolatlar moleküler düzeyde tanılanmıştır. Elde edilen sonuçlar, Gluconobacter sp. A21, Komagataeibacter sp. A33, Komagataeibacter sp. A88, Komagataeibacter sp. A139, Gluconobacter sp. A141, Komagataeibacter sp. A146, Komagataeibacter sp. A190, Komagataeibacter sp. A191, Zygosaccharomyces bailii M36, Z. bailii M40, Brettanomyces anomalus M66, B. anomalus M94, B. anomalus M98, B. anomalus M99, B. anomalus M104, B. anomalus M180 ve Pichia kudriavzevii M195 olarak tanılanan izolatların probiyotik kültür olarak değerlendirilebileceğini ortaya koymuştur.; In this study, it was aimed to use Anatolian hawthorn and nettle leaves in the production of Kombucha beverage, and to examine the probiotic properties of the acetic acid bacteria (AAB) and yeasts isolated from Kombucha samples produced. For this aim, twelve different Kombucha beverage was produced by using Anatolian hawthorn (KH), nettle (KN) and black tea (control group-KC) as raw material. Microbiological [AAB, lactic acid bacteria (LAB) and yeast counts] and chemical properties of Kombucha samples were examined during fermentation period, additional physical, chemical and microbiological analyses (color, total phenolic and flavonoid content, antioxidant and antimicrobial activity analyses) and sensory evaluations were also carried out in the final product and during storage at 4ºC for 120 days. In the next stage of the study, AAB and yeast isolation from Kombucha samples were made, the isolates were investigated in terms of biosafety properties (hemolytic activity, resistance to antibiotics), the ability to survive under the harsh conditions (at low pH values and in the presence of bile salts, 0.4% phenol, pepsin and pancreatin), technological properties (protease, amylase and β-Galactosidase enzyme activity, growth at different salt concentrations), antimicrobial and antioxidant activities and in vitro adhesion (autoaggregation, coaggregation and cell surface hydrophobicity) properties, at the final stage, the isolates determined as probiotic were identified at the molecular level.AAB and yeast counts of Kombucha beverages during fermentation period were determined in the range of 3.08-6.15 and 3.30-6.21 log CFU/mL in KH samples, 3.74-6.02 and 3.85-6.85 log CFU/mL in KN samples, and 3.63-6.13 and 3.86-6.70 log CFU/mL in KC samples, respectively. At the end of the storage (at 4℃ for 120 days), AAB and yeast counts of the samples were generally lower than the beginning, while AAB counts of KH and KN samples were found higher than KC samples. During the fermentation period, total acidity, pH and °Brix values of the samples were determined in the range of 0.90-3.82 g acetic acid/L, 2.73-5.38 pH, 2.60-8.85°Brix, respectively, while these values were detected in the range of 0.71-4.43 g acetic acid/L, 2.73-3.73 pH, 2.60-8.85°Brix, respectively, during the storage times. During storage period, it was determined that the values of the samples were changed in the range of 445.00-2602.83 mg GAE/L for total phenolic content, 55.34-255.16 mg catechin/L for total flavonoid content, 62.50-94.84% according to ABTS method and %14.94-93.43 according to DPPH method for antioxidant activity. Also, it was determined that the minimum inhibitory concentration (MIC) values of the samples varied in the range of 15.63 µg/mL and 125.00 µg/mL and when compared to KH and KC samples, KN samples were generally exhibited higher inhibitory effects against the test cultures. The samples were received medium-above acceptance scores for sensory properties during storage period. Depending on the storage time, KK samples were more preferred samples in terms of color properties, while KA samples were more preferred in terms of aroma, clarity, taste, and general acceptance. As a result, within the scope of this study it was determined that Anatolian hawthorn and nettle leaves can be successfully used as raw materials in Kombucha production. Also, the probiotic properties of 170 AAB and 194 yeast isolates obtained from Kombucha samples were examined and isolates with no biosafety risk, high viability in harsh environmental conditions and acceptable in terms of technological properties, antimicrobial/antioxidant activity and in vitro adhesion properties were identified at the molecular level. The results showed that the isolates identified as Gluconobacter sp. A21, Komagataeibacter sp. A33, Komagataeibacter sp. A88, Komagataeibacter sp. A139, Gluconobacter sp. A141, Komagataeibacter sp. A146, Komagataeibacter sp. A190, Komagataeibacter sp. A191, Zygosaccharomyces bailii M36, Z. bailii M40, Brettanomyces anomalus M66, B. anomalus M94, B. anomalus M98, B. anomalus M99, B. anomalus M104, B. anomalus M180 and Pichia kudriavzevii M195 could be evaluated as probiotics.
2023-01-01T00:00:00ZYenilikçi kurutma teknolojilerinin kullanımı ile zenginleştirilmiş sağlıklı ve besleyici atıştırmalık et ürünlerinin geliştirilmesiİlter, Işılhttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/7584822023-11-10T08:37:29Z2023-01-01T00:00:00ZYenilikçi kurutma teknolojilerinin kullanımı ile zenginleştirilmiş sağlıklı ve besleyici atıştırmalık et ürünlerinin geliştirilmesi
İlter, Işıl
Bu çalışmada köfte ürününün hammadde girdilerinin ve oranlarının belirlenmesi, farklı ön kurutma yöntemleri (sıcak hava ile kurutma, mikrodalga kurutma ve dondurarak kurutma) ile puf kurutma öncesi sahip olması gereken nem içeriklerine düşürülmesi ve puf kurutma yöntemi ile de yüksek protein içerikli atıştırmalık ürün formuna dönüştürülmesi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Puf kurutma yöntemi kullanılarak köfte atıştırmalıklarının geliştirilmesinin amaçlandığı bu çalışmada ilk aşamada köfte formülasyonu girdileri ve köfte hazırlanmasında kullanılan dana kıymanın partikül boyutlarının değişmesi büyük önem taşımaktadır. Atıştırmalık köftelerin kontrol örneğinde kullanılan girdiler ve kullanım oranları; %79 dana kıyma, %10 ekmek ve %1 baharatlar ve tuz olarak belirlenmiştir. Köfte yapımında kullanılan kıyma makinesinin ayna gözenek çapları değiştirilerek bu etki değerlendirilmiş ve 3 mm kıyma makinası ayna çapı seçilmiştir. Zenginleştirilmiş köfte formülasyonlarında glutensiz un ve sebze tozu seçimi gerçekleştirilmiştir. Karbonhidrat bazlı girdi olan ve gluten içeriği yüksek olan ekmek girdisi yerine nohut unu (nohut, fasulye ve bezelye unları arasından seçilerek) kullanılmıştır. Sebze tozu olarak da kırmızı pancar tozu (bal kabağı, yer elması, kırmızı pancar tozları arasından) fiziksel ve duyusal özellikler bakımından öne çıkmıştır. Belirlenen hammadde girdilerinin optimize edilmesi aşamasında kullanılan dana kıyma oranı, glutensiz un (nohut unu) ve sebze tozu (kırmızı pancar tozu) kullanım oranlarının, puf kurutulmuş köftenin fiziksel, kimyasal ve duyusal özellikleri üzerine etkisi ele alınmıştır. Hammadde girdilerinin puf kurutulmuş köfte üzerine etkisinin incelendiği çalışmada karışım değişkeni olarak dana kıyma oranı %70-90, nohut unu oranı %10-20 ve kırmızı pancar tozu oranı %0-10 olarak seçilmiştir. Puf kurutulmuş köfte örneklerinde hammadde girdilerinin optimizasyonu çalışmasında örneklerin toplam yağ içeriğinin minimum olması ile genişleme oranı, dokusal gevreklik, toplam fenolik madde miktarı ve duyusal tüm izlenim değerlerinin maksimum olması hedeflenmiştir. Optimum ürün formülasyonu, dana kıyma oranı %70, nohut unu oranı %20 ve kırmızı pancar tozu oranı %10 olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada atıştırmalık köfte eldesinde farklı ön kurutma yöntemleri (sıcak hava ile kurutma, mikrodalga kurutma ve dondurarak kurutma) ile puf kurutma öncesi sahip olması gereken nem içeriklerine düşürülmesi ve puf kurutma yöntemi ile yüksek protein içerikli atıştırmalık ürün formuna dönüştürülmesi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Sabit puf kurutma koşullarında üretilen atıştırmalık köfte örnekleri için en uygun ön kurutma yöntemi, işlem koşulları ve ön kurutulmuş ürün nem içeriği belirlenmiştir. Sonuçlar doğrultusunda, dondurarak ön kurutma yöntemi ile 0.15 mbar basınçta %45 nem içeriğinin uygun olduğuna karar verilmiştir.Ayrıca, puf kurutma işlem koşulları olan şişirilme sıcaklığı, şişirilme süresi ve sistem sıcaklığı bağımsız değişkenlerinin Box-Behnken deneme dizaynına göre optimizasyonu gerçekleştirilmiştir. Ön kurutma yöntemi, işlem koşulları ve ön kurutulmuş örneğin nem içeriğinin belirlenmesinin ardından Box-Behnken deneme dizaynına göre bağımsız işlem değişkenleri olan şişirilme sıcaklığı 90-110°C, şişirilme süresi 5-15 dakika ve sistem sıcaklığı 60-80°C arasındaki değerlerde optimizasyon işlemi gerçekleştirilmiştir. Hedef olarak, yığın yoğunluğu, genişleme oranı, dokusal gevreklik ve duyusal beğeni seçilmiş olup, gerçekleştirilen optimizasyon işlemine göre, optimum puf kurutma işlem koşulları, şişirilme sıcaklığı 110°C, şişirilme süresi 5 dakika ve sistem sıcaklığı 65°C olarak bulunmuştur.Optimum koşullarda belirlenen köfte atıştırmalıklarında antioksidan etkiyi ve depolama süresince stabiliteyi arttırmak için toz formda olan yüksek antioksidan içeriğe sahip baharat ilavesi (biberiye, yeşil çay, adaçayı) ve sıvı formda D vitamini ilavesi gerçekleştirilmiştir. 3 ay sonunda örneklerin fiziksel analizlerde ve mikrobiyolojik analizlerinde herhangi bir risk taşımadığı, atıştırmalık köfte örneklerinde olumsuz bir değişim olmadığı belirlenmiştir.; In this study, the determination of raw material inputs and their ratios for the production of meatball snacks, and the reduction of their moisture content to the required levels through various pre-drying methods (hot air drying, microwave drying, and freeze drying) prior to puffing, and the conversion of the product into a high-protein snack through puffing were carried out.The aim of this study was to develop meatball snacks using the puffing method. In the initial stage, the inputs and usage ratios for the meatball formulation, as well as the particle size of the ground beef used in the preparation of the meatballs, were of great importance. The control sample for the meatball snacks consisted of 79% ground beef, 10% breadcrumb, and 1% spices and salt. The effect of changing the mesh sizes of the meat grinder used in meatball preparation was evaluated, and a 3 mm meat grinder mesh size was selected. For the enriched meatball formulations, the selection of gluten-free flour and vegetable powder was performed. Chickpea flour (selected from chickpea, bean, and green pea flours) was used as a carbohydrate-based input instead of breadcrumb, which has high gluten content. As a vegetable powder, red beetroot powder (selected from pumpkin, Jerusalem artichoke, and red beetroot powders) stood out in terms of physical and sensory properties. During the optimization of raw material inputs, the effect of beef usage rate, gluten-free flour (chickpea flour) rate, and vegetable powder (red beetroot powder) rate on the physical, chemical, and sensory properties of puffed meatballs was evaluated. As a mixing variable, the beef usage rate was selected as 70-90%, chickpea flour rate as 10-20%, and red beetroot powder rate as 0-10%. The aim was to minimize the total fat content of the samples while maximizing the expansion ratio, textural crispness, total phenolic content, and sensory overall impression values of the puffed meatballs. The optimal product formulation was determined as 70% beef usage rate, 20% chickpea flour rate, and 10% red beetroot powder rate.In this study, different pre-drying methods (hot air drying, microwave drying, and freeze drying) were used to reduce the moisture content of the meatballs to the required level before puffing, and then puffing was performed to convert them into high-protein snack products. For the puffed meatball samples produced under fixed puffing conditions, the most suitable pre-drying method, process conditions, and moisture content of the pre-dried samples were determined. According to the results, freeze drying was chosen as the optimum pre-drying method, and the appropriate moisture content was determined to be 45% under 0.15 mbar vacuum pressure.Furthermore, the optimization of puffing process conditions, namely puffing temperature, puffing time, and system temperature, was carried out according to the Box-Behnken design. After determining the pre-drying method, process conditions, and moisture content of the pre-dried samples, the independent process variables of the puffing process, puffing temperature (90-110°C), puffing time (5-15 minutes), and system temperature (60-80°C), were optimized using the Box-Behnken design. The target variables were bulk density, expansion ratio, textural crispness, and sensory preference. According to the optimization process, the optimum puffing process conditions were determined as puffing temperature of 110°C, puffing time of 5 minutes, and system temperature of 65°C.To enhance antioxidant activity and stability during storage, high-antioxidant spice additions in powdered form (rosemary, green tea, sage) and liquid form of vitamin D were added to the optimized meatball snacks. At the end of the 3rd month, the samples showed no risk in physical and microbiological analyses, and no adverse changes were observed in the meatball snack samples.
2023-01-01T00:00:00ZHıyar (cucumis sativus) bitkisinde kök-ur nematodları (meloidogyne spp.)'na karşı mücadelede salisilik asit ve paecilomyces lilacinus strain pl1'un birlikte kullanım olanaklarıÇipli, Barışhttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/7584812023-11-10T08:37:29Z2023-01-01T00:00:00ZHıyar (cucumis sativus) bitkisinde kök-ur nematodları (meloidogyne spp.)'na karşı mücadelede salisilik asit ve paecilomyces lilacinus strain pl1'un birlikte kullanım olanakları
Çipli, Barış
Dünyada artan nüfus ile birlikte tarımsal üretim miktarı da doğru orantılı bir şekilde artmaktadır. Ancak dünya nüfusunun çok hızlı bir şekilde artmasından dolayı tarımsal üretimde yaşanan kayıpların minimum seviyeye indirilmesi gerekmektedir. İnsan beslenmesi açısından en önemli besin kaynaklarından biri olan sebze grubunun içinde hıyar bitkisi çok önemli bir yere sahiptir. Dünyada hıyar yetiştiriciliğinin ekonomik olarak en büyük kayıplarından biri de bitki paraziti nematodlarından kaynaklanmaktadır. Sebze yetiştirilen alanlarda daha da yaygınlaşarak büyük ekonomik kayba sebep olan nematodlara karşı mücadele oldukça zor ve önem arz etmektedir. Geçmişten günümüze kadar kullanılan kimyasalların hızlı sonuç vermesi ve ekonomik olmasından dolayı çok fazla tercih edilmektedir. Ancak insan, hayvan ve çevre sağlığını olumsuz etkilemesinden dolayı alternatif mücadele yöntemlerine doğru yönelim gösterilmektedir. Bu çalışmada hıyar bitkisinde Meloidogyne incognita'ya karşı bitkide Sistemik Kazanılmış Dayanıklılığı aktif edip nematodların zararını azaltıp, bitki gelişimini olumlu yönde etkileyen salisilik asit ile birlikte organik tarımda kullanımı yaygınlaşan Bio Nematon (Paeciloymces lilacinus) SL ve WP formülasyonlarının ayrı ayrı ve kombine olarak kullanım olanakları araştırılmıştır. İklim odasında saksı denemesi olarak gerçekleşen bu çalışmada fotoperiyod süresi 16:8 ve iklim odası sıcaklığı 27±3°C olacak şekilde ayarlanmıştır. Yapılan çalışmada negatif kontrol uygulaması dışında her uygulamaya 1500 adet 2.dönem larva fide ekimi ile birlikte verilmiştir. Daha sonra bu çalışmada elde edilen verilere bakıldığında salisilik asitin kontrol uygulamalarına göre ur skala değerini %53, salisilik asit ile Bio Nematon WP kombinasyonunun %51,3 ve salisilik asit ile Bio Nematon SL kombinasyonunun %50,9 azalttığı saptanmıştır. Toprakta bulunan 2.dönem larva sayılarının kontrol parseline kıyasla incelendiğinde salisilik asit uygulaması ve salisilik asit ile Bio Nematon SL kombinasyonun %34,1 azalttığı belirlenmiştir. Bitki gelişimi açısından yapılacak değerlendirmede salisilik asit uygulamalarının bitki boyu ve yaprak sayısı bakımından olumlu etkisinin olduğu saptanmıştır.Anahtar sözcükler: Hıyar, Meloidogyne incognita, Paecilomyces lilacinus, salisilik asit; With the increasing population in the world, the amount of agricultural production is increasing in direct proportion. However, due to the rapid increase in the world population, the losses in agricultural production should be minimized. Cucumber plant has a very important place in the vegetable group, which is one of the most important food sources in terms of human nutrition. One of the biggest economic losses of cucumber cultivation in the world is due to plant parasitic nematodes. The management against nematodes, which become more widespread in vegetable growing areas and cause great economic loss, is very difficult and important. The chemicals used from the past to the present are preferred a lot because they give fast results and are economical. However, due to the negative effects on human, animal and environmental health, there is a tendency towards alternative management methods. In this study, the use of Bio Nematon (Paeciloymces lilacinus) SL and WP formulations, which are widely used in organic agriculture, together with Salicylic acid, which activates Systemic Acquired Resistance (SAR) in the plant against Meloidogyne incognita in the cucumber plant, reduces the damage of nematodes and improves plant growth, were investigated separately and in combination. In this study, which was carried out as a pot experiment in the climate chamber, the photoperiod time was set to be 16:8 and the climate chamber temperature to be 27±3°C.In the study, 1500 nematodes were given to each application character with the sowing of seedlings, except for the negative control application character. Then, looking at the data obtained in this study, it was observed that the knot scale value of salicylic acid decreased by 53%, the combination of Bio Nematon WP formulation of salicylic acid by 51.3% and the combination of Salicylic acid with Bio Nematon SL formulation by 50.9%. When the number of 2nd juveniles in the soil was examined compared to the control plot, it was determined that the application of salicylic acid and the combination of salicylic acid and Bio Nematon SL formulation decreased by 34.1%. In the evaluation to be made in terms of plant growth, it was determined that salicylic acid applications had a positive effect on plant height and number of leaves.Keywords: Cucumber, Meloidogyne incognita, Paecilomyces lilacinus, Salicylic acid
2023-01-01T00:00:00Z